İnsanın şan ve şerefi ve diğer varlıklardan üstünlüğü; Allah’ın ona verdiği akıl, irade, duygu gibi hasletler, beden güzelliği, el, göz, kulak gibi organlarını daha becerikli bir şekilde kullanması, okuyup yazması, başka birtakım varlıkları kendi hizmetinde kullanması, aletler icad etmesi, olaylar arasındaki sebep-sonuç alakasını görmesi ve bu sayede geleceğe yönelik programlar ve hazırlıklar yapması, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin kavramlarına sahip olması; kısaca, maddi ve bedeni, ahlaki ve ruhi meziyetleri haiz olmasıdır.
İnsan, Allah’a kul olduğu zaman mü’mindir, müttakidir, muslihtir. Peygamberler ve salih insanlar özelinde; salih, halim, şükreden, sabreden, muhlis, münîbtir, imar ve ıslah edendir. “Ahsen-i takvim” dir, Allah’a kulluğu terk ettiği zaman münkirdir, müşriktir, münafıktır, inkârcılar ve isyankârlar özelinde; cebbar, zalim, nankördür, ifsad edici olup kan dökendir “Esfel-i safilin” dir.
İnsan yaratılış, donanım, kabiliyet vb. yönleriyle Allah’ın kevni ayetlerinden bir ayettir. Rabbimiz’in lâfzî ayetleri gibi okunmaya, düşünüp tefekkür edilmeye, anlaşılmaya ve ibret alınmaya konu edinilmiştir. “Sizi topraktan yaratması, O'nun (varlığının) delillerindendir. Sonra siz, (her tarafa) yayılan insanlar oluverdiniz. Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (Rum, 30/20-21)
Rabbimiz insanı mükerrem bir varlık olarak tanıtır ve yaratıkların içinde üstün bir konuma yerleştirir. “Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık. (İsra, 17/70) Ayette Allah Teâlâ, insanoğluna lütuf ve ikramının bir özetini vermekte ve onun âlemdeki özel yerine işaret etmektedir. İnsanın şan ve şerefi ve diğer varlıklardan üstünlüğü; Allah’ın ona verdiği akıl, irade, duygu gibi hasletler, beden güzelliği, el, göz, kulak gibi organlarını daha becerikli bir şekilde kullanması, okuyup yazması, başka birtakım varlıkları kendi hizmetinde kullanması, aletler icad etmesi, olaylar arasındaki sebep-sonuç alakasını görmesi ve bu sayede geleceğe yönelik programlar ve hazırlıklar yapması, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin kavramlarına sahip olması; kısaca, maddi ve bedeni, ahlaki ve ruhi meziyetleri haiz olmasıdır.
Biyolojik ve fizyolojik olarak insanın birçok yaratılış aşamasına, yapısına, yaşamına işaret ederek, dikkat çekerek insanın mucize bir varlık, mükemmel bir donanım olduğunu bildirir. “Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (önce) belirsiz, (sonra) belirlenmiş canlı et parçasından (uzuvları zamanla oluşan ceninden) yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim. Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız. Sonra güçlü çağınıza ulaşmanız için (sizi büyütürüz). İçinizden kimi vefat eder; yine içinizden kimi de ömrün en verimsiz çağına kadar götürülür; ta ki bilen bir kimse olduktan sonra bir şey bilmez hale gelsin…” (Hacc, 22/5) Rabbimiz buralarda, hem yaratılışın maddesel yapısına, özüne; topraktan, balçıktan, sudan, meniden, alaka, muzğa gibi yaratılışın aşamalarına dikkat çeker. Hem de insana has özellik olarak ona hayat vermeye, ruhundan üflemeye, akli, ruhi ve iradi özellikler verdiğinden bahseder. İnsanın yaratılışının konu edildiği bu vb. ayetlerde;
- İnsanı yaratan Rabbimizin güç, kudretine ve yüceliğine, yoktan var edişine,
- İnsanın kendi yaratılışını ve özelliklerini düşünerek ibret alması, tefekkür etmesi gerektiğine,
- İnsanın yüce yaratıcı karşısında teslim olup, kul olması, şükretmesi gerektiğine,
- İnsanın yaratılışı gibi, yaşayışının da aşamalı olacağına, öleceğine, yeniden diriltilip mutlaka hesaba çekileceğine,
- İnsanın acizliğine ve basitliğine, büyüklenmemesi gerektiğine, diğer insanlarla eşit olduğuna işaret edilmektedir.