Zevciyet ve Sükûnet kelimelerinin, yarattı (خلق) fiili ile gelmesi, Allah'tan insana yansıyan bir tecelli olduğunu gösterir. Sevgi ve Rahmet kelimelerinin kıldı fiili (جعل) ile gelmesi ise, bu ikisinin, insanın fiiline bağlı olduğunu gösterir. Rabbimiz tarafından büyük bir ikram olarak verilen bu düzen ve intizama eşlerin bağlı kalmaları, aile hayatlarının, Allah'ın varlığını ispatlamasının bir delili olarak gösteriliyor. Yine bu önemli konunun bir başka yönü ise, evlilik hayatının temelinde hukuki prensiplerin değil, sevgi ve rahmetin olduğu gerçeğidir.
Her tartışma, mutluluğa zarar vermemelidir. Tartışmanın aşamalarında maksadı aşan ifadeler kullanmayalım. Eşler arasındaki tartışmalar yaz yağmuru gibidir. Birden gök gürler, şimşekler çakar, yağmur damlalarının arkasından güneş açar ve yeryüzünde güzel bir toprak kokusu oluşur. Kısaca evimiz; öfke yeri değil, esenlik yeri; isyan evi değil, insan evi olmalıdır.
Cehaletin (bilgisizliğin)olduğu yerde her çeşit haksızlık devreye girebilir. Evlilik müessesesini döndüren şartlar ve çarklar devrede olduğu müddetçe, yüzü soğuk olan talak yani boşanma konusunun ismi dahi konuşulmaz. Her şeye rağmen boşanmayı gerekli kılan sebepler oluşursa, yine Rabbimiz tek celsede olayın bitmesini istemiyor ve evli kullarına kurtuluş formülü gösteriyor.
Mümtaz sahabelerden ibn Mesud (ra) der ki: "Her amele bir imam gerek." İmamdan maksat ilimdir. Yani yapılacak her meşru işin, amelin, vazifenin ilmini öğrenmenin önemine işaret edilmiştir. Üzülerek söylüyoruz ki evlilik hayatına adım atacak olanlarımızın çoğunluğu, evlilik müessesesinin kültürünü, mahiyetini anlamadan, kavramadan işe başlamaktadır. Tabir yerinde ise bir gecede koca ve bir gecede baba oluruz. Böyle olunca da hak-hukuk ihlallerinin olmaması mümkün değildir.
Şimdi siz muhterem okuyucularımıza evlilik hayatında kul haklarının ihlal edilmemesini sağlayacak olan ve kademe kademe gelişecek ve eşlerin mesut olacağı bir çözüm zinciri takdim etmek istiyoruz:
Evliliğin ilk kuruluşunda ve istenmeyen, yüzü soğuk olan talak(boşanma) ile son bulmasında, Rabbimizin bizzat devreye girdiğini görmekteyiz. Kuruluş merhalesinde, Rum Suresinin 21. ayeti bizlere şu mesajı vermektedir:
Zevciyet ve Sükûnet kelimelerinin, yarattı (خلق) fiili ile gelmesi, Allah'tan insana yansıyan bir tecelli olduğunu gösterir. Sevgi ve Rahmet kelimelerinin kıldı fiili (جعل) ile gelmesi ise, bu ikisinin, insanın fiiline bağlı olduğunu gösterir. Rabbimiz tarafından büyük bir ikram olarak verilen bu düzen ve intizama eşlerin bağlı kalmaları, aile hayatlarının, Allah'ın varlığını ispatlamasının bir delili olarak gösteriliyor. Yine bu önemli konunun bir başka yönü ise, evlilik hayatının temelinde hukuki prensiplerin değil, sevgi ve rahmetin olduğu gerçeğidir.
Aile hayatının çarkının dönmesinde hukuki ve ahlaki prensiplerin yeri büyüktür. Eşlerin birbirlerine haksızlık yapmasını önleyici vesile ise, erkeğin “Kavvam”, kadının ise “Ganitat” olarak yer almasıdır. Bu iki kavramı açacak olursak, karşımıza şu gerçekler çıkacaktır:
Erkeğe ait vazifeler: “Kavvam” sözcüğünde şu şekilde özetlenmiştir:
- Allah adına evini, hanımını, çocuklarını idare etmek.
- Ailenin tümünün terbiye, eğitim ve öğretimini üstlenmek.
- Helal yoldan nafakasını temin etmek.
Kadına ait vazifeler: “Ganitat” kavramında şu şekilde özetlenmiştir:
- Kocasına meşru konularda itaat etmesi ve bu itaatin sürekli olması.
- İtaat ve hizmetlerini severek, zorlanmadan, içtenlikle yapması.
- Evinin, beyinin malını, iffet ve namusunu koruması.