İslam’a göre evlilik bir ibadet gibi telakki edilir. Çünkü izdivaç, Kur’an, sünnet ve icma ile sabittir. Evlenen gençlerin de belli bir dini bilgi, birikim, şuur ve sorumluluk gibi kriterlere sahip olması gerekir. Hele hele gayr-i müslim kadınlarla evlilik yapacak olan gençlerimizin İslam’ı teorik planda iyi bilme ve pratik olarak da yaşama hassasiyetine sahip olmaları büyük önem taşımaktadır.
Gayr-i müslim kadınlarla evlenen gençlerimize şunu tavsiye ediyoruz. Gittiğiniz ülkelerde dininizi doğru bir şekilde öğreneceğiniz kurumlar vardır. Bunların başında camiler ve görevli imamlarımız gelmektedir. Ayrıca kitaplar okuyarak da kendinizi yetiştirebilirsiniz. Sizler ailenin bütün fertlerinden sorumlu kişilersiniz. Hem bilginizle ve hem de dini-ahlaki yaşantınızla eşiniz ve çocuklarınız üzerinde örnek oluşturmalısınız. Kendinizi sevdirmekle birlikte dininizi de sevdirmiş olursunuz. Böylece doğacak inanç problemlerini kökten çözmüş olursunuz.
Kesinlikle bir baba çocuğunu vaftiz için kiliseye götürmemelidir. Eşine de taraftar olmadığını bildirmelidir. Eğer eşi buna rağmen çocuğu kiliseye götürmüş ve vaftiz yaptırmışsa, biz de kırıcı olmadan sevgi ve bilgimizle eşimizin gönlünü fethetmeli, çocuğumuzun Müslüman olarak yetiştirilmesi için elimizden gelen her türlü gayreti göstermeliyiz.
Değerli hocam, ben yurt dışında din görevlisi olarak çalışıyorum. Türkiye’den gelen gençlerden bazıları gayr-i müslim kızlarla evleniyorlar. Bu gençlerin çoğunun İslam konusundaki bilgisi zayıf olmakla birlikte ameli Müslümanlıktan da uzak yaşıyorlar. Geçenlerde gayr-i müslim bir hanımla evli olan bu gençlerden birisi camiye geldi, eşinin, çocuğuna vaftiz yaptırmak için onu kiliseye götürmek istediğini söyledi. Ben ne yapmam lazım? Ben Müslüman’ım, eşim ise Hıristiyan. Çocuğumuzu Hıristiyanlığa göre yetiştirmek istiyor. Ben ise buna razı değilim. Ailenin devamı için eşimle birlikte çocuğumuza vaftiz yaptırmak niyetiyle kiliseye götürmemizde bir sakınca var mıdır? diye sordu. Bu kardeşimize ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Yaşı ve konumu itibariyle “Ey gençler topluluğu! Gücü yeten evlensin.” (İbnMâce, “Nikâh”, 7) nebevi tavsiyesinin kapsamına giren kadın-erkek her Müslüman gencin evlilik ve aile kurma hususunda planlama yapma bakımından belli bir mülahazaya sahip olması gerekir. Çünkü hem dünya ve hem de ahirette önemi inkâr edilemeyen hatta saadet ve hüsran neticelerinin en önemli faktörü olan evlilik, din ve akıl ölçüleri temel alınarak yapılacak ciddi bir hazırlığa dayanmalıdır.
Avrupa olmak üzere Rusya gibi ülkelerde yaşayanlar ve oralara gidip gelenler iyi bilirler. Gençlerimiz evlilik konusunda dini ve akli ölçüleri değil, duyguyu ya da fiziki görüntüyü temel alarak hareket ediyor. Nefislerine yenik düşen gençler Müslüman kızları değil de gayr-i müslim kızlarla evlilik yapmayı tercih ediyorlar. Bu İslam’a aykırı bir durum değil. Müslüman bir erkek, Yahudi ve Hıristiyan bir kadınla evlenebilir. İslam buna cevaz vermiştir. Nitekim Kur’an’da geçen bir ayette şöyle buyrulur: “Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar -mehirlerini verdiğiniz takdirde- size helâldir.” (Maide, 5/5) Buna mukabil, Müslüman bir kadın Yahudi ve Hıristiyan bir erkekle evlenemez. İslam âlimleri bu görüşü, Maide Suresi’nin beşinci ve Mümtehine Suresi’nin onuncu ayetlerine dayandırmışlardır. Müslüman bir kadının gayr-i müslim bir erkekle evlenmesinin yasak oluşunun temel sebebi, gayr-i müslim bir kocanın hem Müslüman eşinin ve hem de doğacak çocuğun dinini olumsuz yönde etkileme riski taşımasıdır.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız