Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Yaşama(ya) Dair

Kadir Demirlenk

Cami ve Cemaati "İmar" Edebilmek

  • 07 Kasım 2019
  • 1898 Görüntülenme
  • 443. Sayı / 2019 Kasım



“Mescidi Nebi” müminleri nurlandırmış, “Kuba mescidi” takvalandırmıştır. Tarihten günümüze bu mekânlar nice hayırlı topluluklara mekân olmuş ve Allah'ın razı olduğu “sahabe nesli” buralarda cemaat olma, ümmet olma şuuruna erişmiş ve yetişmiştir. Akılların, zihinlerin ve ruhların iman, ibadet ve ahlak ekseninde eğitildiği, aç karınların duyurulduğu, problemlerin çözüldüğü, meselelerin konuşulup sonuca bağlandığı mekânlar olmuş ve her zaman mescitler hayatın merkezinde olmuştur.

 

Günümüzde, Kur'an'ın istediği ve hedeflediği cami ve cemaat kalitesini bulmakta çok zorlanıyoruz. Bu konuda sorumluluk büyük oranda bizlerde olmakla birlikte yaşadığımız çağ ve toplumun etkisi de az değildir. Çünkü camiler ve mescitlerimiz hayatımızın merkezinde değil, yaşantımız cami ve mescitlere göre şekillenmiyor, ruhumuz buralardan gıdalanmıyor. Camilerimiz takva esaslı kurulmuyor. Cemaatimiz bu esaslar çerçevesinde cemaat olamıyor.

 

“Camiler yeryüzünde Allah'a en sevimli mekânlardır” (Müslim, “Mesacid”,288) Camilerdeki Kur’an ve zikir ehli cemaatte Allah’a en yakın topluluklardır.“Bir cemaat Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar.” (Müslim, “Zikr”, 38) Cami ile cemaat, et ile tırnak gibi birbirlerinden ayrı düşünülemez, ikisi bir bütündür.Allah’ın mescitlerini ancak Allaha ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allahtan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır. (Tevbe, 9/18) Ayeti kerimedeki “imar” kelimesi hem “cami'nin imarı” hem de “cemaatin imarını” içerir. Cemaat caminin imarını fiziksel ve fonksiyonel anlamda gerçekleştirirken, camide cemaatin imarını manen ve ruhen gerçekleştirmektedir. Cami ve mescitlerin imarı:

İslam beldelerinde cami olmayan yerlerde ihtiyaç nispetinde cami ve mescit inşa etmek olarak anlaşılmıştır. İlk anlaşılan anlamda budur. Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebi’nin inşaları bunun örneğidir."Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah ona cennette bu mescidin benzeri (bir köşk) bina eder.” (Müslim, “Zühd”, 44) hadisi de bunu teyit etmektedir. Tövbe suresi 108. ve109. ayetlerdeki camilerin ve mescitlerin imarında “takva” vurgusunun yapılması, cemaati için temizlenme ve arınma vurgusunun yapılması, Allah'ın mescitlerinin ve cemaatinin imarında olmazsa olmaz bir zorunluluktur.“İlk günden takva üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.”(Tevbe, 9/108)

Aynı şekilde Allah'ın mescitlerinin yalnızca Allah'a hasredilmesi ve onların içerisinde yalnızca Allah'a fert ve cemaatle kulluk edilmesi, oraların ibadet mekanı olarak hasredilip zikredilmesi de imarın gaye, maksat ve hedefini oluşturmakta ve iman alameti, insana kat kat sevap kazanma ameliyesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. “Mescitler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).” (Cin,72/18) "Bir kimsenin mescitlere gidip gelmeyi alışkanlık edindiğini görürseniz onun imanına şahit olunuz."(Tirmizi, “İman”,8) "Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha faziletlidir." (Buharı, “Ezan”,30)

Cami ve mescitlerin bakımı, onarımı, temizlik gibi onların ayakta kalmalarını sağlayan, kullanımı için zaruri ihtiyaçlarının giderilmesi de onun maddi imarındandır. "Allah Resulü (sav) mahallelerde mescitler inşa edilmesini, buraların temiz tutulmasını ve güzel kokularla kokulandırılmasını emretti." (Ebu Davud, “Salat”,13) Yine mamur olan cemaate vurgu yapılan başka bir ayette de cemaatin; kalp, beden, elbise temizliğine işaretle, haddi aşmama vurgusu yapılmaktadır. “Ey Âdemoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez.” (Araf, 7/31)

Camilerin manevi imarı fonksiyonları olan; ibadet, eğitim, idare, toplantı, iktisadi ve sosyal etkinlik gibi faaliyetleri yerine getirmek olarak da anlamamız gerekmektedir. Hz. Peygamber (sav) ve sonraki dönemlerde yapılan bünyesinde; idare merkezleri, ilim merkezleri, kütüphane, aşhane, ticarethane, han, hamam gibi insanların günlük hayatlarında ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri mekanlar bulunduran ve hala günümüzde varlığını devam ettiren, şehirlerin merkezleri olup toplumlara hayat veren “selatin camiler” bunun en güzel örnekleridir.

 

Müminler arasında fitne ve fesada sebep olacak, ayrılıklara sebebiyet vermek üzere yapılan “dırar mescidi” örneğinde olduğu gibi müminlerin cami ve mescitleri imar etme, o mekânlarda cemaat olma konusunda dikkat etmeleri gereken hususlara da atıfta bulunmaktadır. Camilerde ve müştemilatlarında günah sayılabilecek fiiller ile gıybet, dedikodu, malayani vb. işlerin yapılması da uygun görülmemiştir. “(Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Rasûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescit kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır. Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder. Onun içinde asla namaz kılma!” (Tevbe, 9/107-108)

Allah'ın mescitlerinin imarına kayıtsız kalmak, oralarda Allah'ın adının anılmasına ve fonksiyonlarının yerine getirilmesine karşı koymak, harap olmasına kayıtsız kalıp bu uğurda çalışmak zulmün zirvesi olarak zikredilir. Bu hususlar Müslüman cemaatin taşımaması gereken özelliklerdir. “Allah'ın mescitlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır.” (Bakara, 2/114) “Bir adam mescitte yitiğini ilan ederek; kim kızıl deveyi gördü, dedi. Bunu işiten Peygamber(sav); bulamaz ol. Mescitler neye yarayacaksa onun için inşa edilmiştir.(gayesinden başka maksatla kullanılmazlar) (Müslim, “Mesacid”,80)buyurdu.

Kâbe özelinde mescitler bizim kıblemizdir. Kalbimiz, zihnimiz, amellerimiz her şeyimiz buralar ile ilişkilidir. Hz peygamber(sav)’in “Allah'ın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmayacağı kıyamet gününde Allah'ın arşının altında gölgelenecek olarak saydığı sınıflardan birisi de şunlardır;kalbi mescitlere bağlı kişi” dir. Bu da cemaat olmanın en önemli özelliğidir. Hayatı cami merkezli yaşamayı, namazı cemaatle camide kılmayı, namazı ve camiyi gündemde tutmayı hedeflemektedir.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

443. Sayı Kasım 2019