Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Esma-ül Hüsna

Adem Karataş

El - Basıir

  • 07 Kasım 2019
  • 1449 Görüntülenme
  • 443. Sayı / 2019 Kasım
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Adem Karataş
Tüm Yazı Arşivi



El-Basıîr; Her şeyi ustaca ve uzmanca gören, olayların arka planını idrak eden/bilendir. Hiçbir şey kendisinden gizli kalmayacak kadar iyi gören, her şeyi idrak eden ve ihata eden/kuşatandır. Allah-ü Teâlâ hiçbir vasıtaya muhtaç olmadan, her şeyi mutlak olarak görür.

 

اَلْبَصِيرُ

EL-BASIÎR: Bakmak, görmek, bilmek, görüş sahibi olmak, kesmek anlamlarındaki “b-s-r” kökünden türeyen “Basıîr” kelimesi sıfat-ı müşebbehe’dir.” (Esma-i Hüsna, Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ, s.231)

 

Arapça’da “basar” sözcüğü, canlılarda görme eylemini gerçekleştiren ve adına göz denen maddi organa verilen bir isimdir. Kıyamet olayı ise, ancak bir göz kırpma veya daha yakındır.” (Nahl, 16/77) ve “… Hani gözler dönmüş, yürekler ağza gelmişti.” (Ahzâb, 33/11) gibi ayetlerde geçen “basar” kelimesi, göz organı anlamında kullanılmıştır. Yine bakıcı organda bulunan kuvveye “basar”, idrak eden kuvveye de basiret, basar ve gönül gözü denilir: “İşte senin perdeni kaldırdık. Bugün artık görüşün/basar keskindir.” (Kâf, 50/22) ve “Göz ağmadı da aşmadı da…” (Ahkâf, 46/26; Necm, 53/17) ayetlerinde geçtiği gibi. (Esmâü’l-Hüsnâ, Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ, s.135) Basar kökünden türeyen tebassur, bir şeyi tanımak, bilmek; istibsâr ve tebassur ise, derin derin düşünmek anlamlarını içerir. (Esmâü’l-Hüsnâ, Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ, s.135)

El-Basıîr; Gören, bilen, anlayan, basiret sahibi olan demektir.

Bilmeden ve farkında olmadan yapılan bakışa “nazar” adı verilir. Bilerek, arka planını düşünerek, idrak ederek, kavrayarak yapılan bakışa ise “basiret” adı verilir. (Esmâ-i Hüsnâ, Ramazan SÖNMEZ, s.249)

Rasûlullâh (sav)buyuruyor ki: “Mü’minin ferasetinden sakının. Çünkü o olaylara, Allah’ın nûruyla bakar.” (Mecmâü’z-Zevâid, Heysemi, c.6, s.148)

Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “Muhakkak ki kulak, göz ve kalp hepsi yapılan şeylerden sorumludur.” (İsrâi, 17/36)

El-Basıîr; Aydınlık ve karanlıkta, küçük ve büyük her şeyi bütün incelikleriyle gören, (Esma-i Hüsna, Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ, s.231) görmesinde sınır olmayandır.

El-Basıîr; Her şeyi ustaca ve uzmanca gören, olayların arka planını idrak eden/bilendir.

El-Basıîr; Hiçbir şey kendisinden gizli kalmayacak kadar iyi gören, her şeyi idrak eden ve ihata eden/kuşatandır.

El-Basıîr; Görmek. Allah-ü Teâlâ hiçbir vasıtaya muhtaç olmadan, her şeyi mutlak olarak görür.

El-Basıîr; Her şeyi müşahede eden ve gören, hatta yerin altındakilere varıncaya dek, hiçbir şey müşahedesi ve görmesi dışında kalmayan demektir. (Esmâ-i Hüsna Şerhi, Prof. A. Hüseyin AKİL, s.324) Allah; karanlık gecede, kara taşın üstünde, kara karıncanın yürüdüğünü görür. Hiçbir şey O’nun görmesinden gizli kalmaz.

“Şüphesiz Allah, kullarının (her hâlini) haber alandır, görendir. (Fâtır, 35/31) Dilediğinizi yapın O, yaptıklarınızı görmektedir.(Mü’min, 40/40) Gözler O’nu idrak edemez; hâlbuki O, gözleri idrak eder.” (En’am, 6/103) O, her şeyi hakkıyla görendir.” (Mülk, 67/19)

İmam Gazâlî (ra) El-Basıîr ism-i şerifi hakkında der ki: “Kulun bu isimden alacağı iki dini hisse vardır:

Birincisi: Gözün, kendisine, Allah’ın ayetlerine ve göklerle melekût âleminin akıllara durgunluk veren varlıklarına baksın diye verildiğini bilmesidir. Bu hususu idrak etmiş olan kişinin kâinata bakışı ibretli bir bakış olur…

Havariler Îsâ (as)’a sordular: İnsanlar içinde Senin gibisi var mıdır?” O da şöyle cevap verdi: “Kâinata bakışı ibret, sükûtu tefekkür, sözü de zikir olan kişi Benim gibidir.” (İlâhî Ahlâk Esmâül-Husnâ, İmam Gazâlî, s.188-199)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

443. Sayı Kasım 2019