Türkiye’nin İslâmî kesimleri, politikanın insanın fıtratını bozduğunu, insanı dünyayı kutsayan, fırsatperest, çıkarperest, konformist, dünyevîleşmiş ruhsuz bir makinaya dönüştürdüğünü iliklerine kadar yaşıyorlar ama bunu göremiyorlar! Yaşanan ruhsuzlaşmanın, sekülerleşmenin her şeyin politikaya indirgenmesinden kaynaklandığını fark edemiyorlar. Siyasî mücadele elbette sürecek. Ama politika hayatımıza yön vermeyecek; hakikat, hakikatin şaşmaz ölçüleri yön verecek -siyaset de dâhil- her şeye. O yüzden İslâmî bir hayat inşası için gayret göstermeliyiz. Masa, kasa kapmak için değil.
İslâm son bir kaç yılda, daha önceki dönmelerde gözlenmediği kadar kan kaybediyor: İnsanlar, İslâm’ı terk ediyorlar... Bunun en temel nedeni, politikanın / araçların hakikatin yani amaçların önüne geçmesi, insanların masanın ve kasanın peşinde koşturmaları, helal haram ölçülerini hiçe saymaları, kısacası, İslâm’a hakkıyla teslim olmadıkları için İslâm’ı hakkıyla temsil edememeleri, Müslüman kişilerin inandıklarıyla yaptıkları arasındaki uçurum toplumun İslâm’dan soğumasına ve uzaklaşmasına yol açması...
İslâm medeniyeti, politika üzerine inşa edilmedi; hayat üzerine inşa edildi; hakikatin yoğurduğu, mayasını kardığı ruh üflediği hayat üzerine.
Bu gerçeği gören, hatta iliklerine kadar hisseden ender düşünürlerden biri Nietzsche’ydi. Hıristiyanlığın da, modernitenin de hayatı inkâr ettiğini düşünüyor, “İslâm, hayat’a evet diyor” diyordu özenle.
Hayat’ın inşası, idamesi ve nefes üflemesi, hakikat’le irtibatının kopmamasına, aksine, muhkem bir şekilde tesis edilmesine bağlı.
Hakikatin olmadığı yerde, hakikatin hükümfermâ olmadığı bir dünyada, hayat yeşermez, çürür, çöle döner.
Bizde hayatı hakikat inşa eder. Hakikat inşa ettiği için sahicidir ve ruh doludur hayat. Şiirdir. Şuurdur. Hakikatin şiarlarının şuura dönüşmesi ve şiire durdurması hayatı da, insanı da.
Hayatımıza en az iki asırdır hakikat değil siyaset yön veriyor.
Politika, sadede dünyaya sahip olma ve çeki-düzen verme kaygısı güder. Dünyayı dâr / yurt edinir; o yüzden dünyayı dar eder insana.
Politika, insanın her şeyin merkezine yerleşmesi demektir. İnsanın her şeyin ölçüsü ve ölçütü katına yükseltilmesi, tanrılaştırılması.
O yüzden, modern dünya politika üzerine kuruldu. Sonra, politikanın yerini ekonomi aldı. Ekonomi, “ekonomik insan” olarak adlandırılan ruhsuz bir canavar icat etti. “Ekonomik insan” denen canavar, insanı ruhsuzlaştırdı ve yok etti.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız