Dünya hayatı ve dünya nimetleri Allah’a kulluk vazifemizin önüne engel teşkil etmemelidir. İbadetlerimizi unutturup onları ihmal ettirmemelidir. Dünya ve dünyalıklar tek gaye ve hedef haline getirilmemeli ve putlaştırılmamalıdır. Onların kulu ve kölesi olunmamalıdır. Allah ve Rasülünün emir ve yasaklarının önüne geçirilmemelidir. Onlara isyan edilecek şekilde kullanılmamalıdır. Bu şekildeki yaşantı dünya hayatında sıkıntıya ahirette hüsrana düşmeye sebep olabilecektir.
Dünya hayatında Allah’ın verdiği nimet ve imkânlarla fitne ve fesat çıkarılmaması, fitne ve fesatla, fitnecilerle mücadele edilmesi gerekmektedir. Bu imkân ve fırsatların üstünlük ve imtiyaz sebebi yapılmaması, bu nimetlerle azgınlaşıp zulüm aracı haline getirilmemesi gerekmektedir. Bunun tam aksi bu nimetler ve imkânlarla yeryüzü imar ve ıslah edilmeli, “selamet yurdu” haline getirilmeye çalışılmalıdır.
Rabbimiz dünya hayatını bize oyun ve eğlence, geçici bir faydalanma, aldanma, oyalanma, birbirimize karşı övünme ve imtihan yeri olarak tanıtır.“Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, (eğlence türünden) tutkulu bir oyalama, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir çoğalma-tutkusudur.” (Hadid, 57/20) “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz”? (Enam, 6/32) “Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür”(Kehf, 18/46) “Bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir.”(Ali İmran, 3/185)
Hz Peygamber(sav) de dünya hayatını benzer şekillerde şu hadisleriyle tanıtır. “Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya aldanmaktan sakının. Kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.”(Müslim, “Zikir”, 99) “Eğer dünyanın Cenab-ı Hakk’ ın yanında bir sinek kanadı kadar değeri olsaydı, kâfire ondan bir yudum su bile içirmezdi.”(Tirmizi, “Zühd”, 13) “Ahiretin yanında dünya ancak sizden birinizin parmağını denize batırması gibidir. Kişi parmağının ne ile döneceğine baksın.” (Buhârî, “Rikâk”, 7) “Dünyadan bana ne ki? Benim ve dünyanın misali, bir yaz günü yolculuk yapıp da, bir ağaç altında uyuyan, sonra uyanıp yoluna devam eden kimseye benzemektedir.”(Müslim, “Zekat”, 3) Ayet ve hadisler de genel hatlarıyla dünya hayatı bu şekilde tarif edilir.
Rabbimiz ve Hz Peygamber (sav) Dünya ve dünyalıklarla olan ilişkilerimizi de bu çerçevede şekillendirmemizi istemektedir. Dünya ve dünyalıkları tamamen terk etmeyi istememiş kullanma ölçülerini belirlemiş, sınırlarını çizmektedir. Dünya hayatını yaşarken yaşadığımız her anın kayıt altına alındığının bilinciyle ve mutlaka hesabının tek tek sorulacağı inancıyla hareket etmeyi ve ahiret hayatında cenneti kazanmayı öğütlemektedir. Haram ve günahlardan uzak durarak,takva elbisesine bürünerek yaşamayı tavsiye etmektedir ki bu ölçüler Rabbani ve nebevi ölçülerdir.
Dünya hayatı ve dünya nimetleri Allah’a kulluk vazifemizin önüne engel teşkil etmemelidir. İbadetlerimizi unutturup onları ihmal ettirmemelidir. Dünya ve dünyalıklar tek gaye ve hedef haline getirilmemeli ve putlaştırılmamalıdır. Onların kulu ve kölesi olunmamalıdır. Allah ve Rasülünün emir ve yasaklarının önüne geçirilmemelidir. Onlara isyan edilecek şekilde kullanılmamalıdır. Bu şekildeki yaşantı dünya hayatında sıkıntıya ahirette hüsrana düşmeye sebep olabilecektir. “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (Münafıkun, 63/9) “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Rasûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tövbe, 9/24)
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız