Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri Topbaş

Bugünün İhtiyacı : İsar Ahlakı

  • 09 Eylül 2021
  • 1253 Görüntülenme
  • 465. Sayı / 2021 Eylül



Cömertlik, malın fazlasından, kendine lâzım olmayan kısmından vermektir. Îsâr ise, nefsinden fedakârlık yaparak veya hakkından vazgeçerek, kendisinin de muhtaç olduğu bir hakkı veya imkânı, diğer bir mümine Allah rızası için gönül huzuruyla devredebilmektir. Bir nevi benlikten diğerkâmlığa geçip, “önce ben” yerine “önce kardeşim” diyebilmektir. Bu sebeple denilebilir ki îsâr, nefsin itirazlarını susturup ihtiraslarına set çekerek kazanılan manevi bir zaferdir. Ve bu zaferlere günümüz insanı, gerçekten çok muhtaçtır.

 

 

 

Asıl marifet, gönlü cömertlik ve îsar hisleriyle doldurarak bir derya ve dergâh hâline getirip Hakk’ın lütfettiği dünya nimetlerini ahiret zenginliğine dönüştürebilmektir. Bu bakımdan malın hayırlısı, infak edilerek sahibinden önce ahirete gönderilen; canın hayırlısı da Allah rızası istikametinde kullanılabilendir.

 

 

İslâm, müminleri kendi aralarında “kardeş” kılmış ve onları âdeta birbirine zimmetlemiştir. Bu sebeple günümüz dünyasında bir lokma ekmeğe muhtaç hâlde ölümü bekleyen Suriyeli din kardeşlerimizi, günlerce bir şey yemediği için yeni doğmuş yavrusunu emziremeden vefât eden Afrikalı çilekeş anneleri, gayr-i müslimlerin katliamına mâruz kalan Orta Afrika Müslümanlarını ve daha nicelerini gördükçe, imanın en büyük meyvesi olan merhamet, şefkat, diğerkâmlık ve bunların en tabiî neticesi olan infak ve cömertlik hasletlerinin bugün her zamankinden çok daha fazla ehemmiyet arz ettiğini söyleyebiliriz. Hatta bugün, cömertliğin de zirvesi demek olan “îsâr” ahlâkına şiddetle ihtiyaç olduğu bir dönemdeyiz.

Cömertlik, malın fazlasından, kendine lâzım olmayan kısmından vermektir. Îsâr ise, nefsinden fedakârlık yaparak veya hakkından vazgeçerek, kendisinin de muhtaç olduğu bir hakkı veya imkânı, diğer bir mümine Allah rızası için gönül huzuruyla devredebilmektir. Bir nevi benlikten diğerkâmlığa geçip, “önce ben” yerine “önce kardeşim” diyebilmektir. Bu sebeple denilebilir ki îsâr, nefsin itirazlarını susturup ihtiraslarına set çekerek kazanılan manevi bir zaferdir. Ve bu zaferlere günümüz insanı, gerçekten çok muhtaçtır.

Rabbimiz, kullarında görmeyi arzu ettiği bu yüksek ahlâka dair şöyle buyurmaktadır:

“Onlar, kendi canları çektiği, kendileri de muhtaç oldukları hâlde, yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire yedirirler: Biz sizi sadece Allah rızası için yediriyoruz, sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Biz, çetin ve belâlı bir günde Rabbimizʼden (Onun azabına uğramaktan) korkarız, (derler). İşte bu yüzden Allah, onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.” (İnsan, 76/8-11)

Bir başka ayet-i kerimede de Cenab-ı Hak, cömertlikte îsar derecesine ulaşmış olan salih kullarının hâlini şöyle tarif etmektedir:

“…Kendileri muhtaç olsalar bile, başkasını daha çok düşünürler…” (Haşr, 59/9)

Âlemler Sultânı Efendimiz (sav)’in teşrifinden evvelki insanlığın vahim hâlini, şair bir mısra ile şöyle hulâsa ediyor:

“Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!”

Lâkin Peygamber (sav) Efendimizin manevi terbiyesinden sonra bu gönüller, vahşet ve cehalet bataklığından kurtularak apayrı bir derinlik, nezaket ve hassasiyet kazandı. Bütün müminler kardeş oldu.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

465. Sayı Eylül 2021