Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Esma-ül Hüsna

Adem Karataş

EŞ-Şehid

  • 08 Kasım 2021
  • 825 Görüntülenme
  • 467. Sayı / 2021 Kasım
Yazarın Diğer Yazıları
Adem Karataş
Tüm Yazı Arşivi



Eş-Şehîd; Her zaman ve her yerde her olaya ve hadiseye bizzat şâhid ve tanık olan. Kendisinden hiçbir şey saklanamayan, her şeye muttali olan, her şeyi murâkabe eden, her şeyi daima gözetleyip bilen, haberdar olan. Mekânsal bir yakınlık olmadan her şeyin iç yüzüne ve bütün sırlarına vâkıf olan. Her yerde hazır ve nâzır olan. Hiçbir şeyi unutmayan demektir.

 

اَلشَّهِيدُ

EŞ-ŞEHÎD: Tanıklık yapmak, haber vermek, muttali olmak, bilmek, bildirmek, idrak etmek, yetişmek, hazır bulunmak, söz veya fiil ile delil olmak, yemin etmek anlamlarındaki “ş-h-d” kökünden türeyen “şâhid”; tanık, bilen, muttali olan, hazır olan ve delil demektir. Çoğulu “şühûd, eşhâd veya şühhed”dir.

“Eş-Şehîd, “şâhid” kelimesinin mübalağalı şeklidir. Çoğulu “şühedâ” ve “eşhad”dır. Allah yolunda öldürülene “şehid” denildiği gibi “şâhid” de “şehîd” de denilir.(Esma-i Hüsna, Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ, s.232-233)

“Eş-şehîd kelimesi; Arapçada hem fâil/özne hem de mef’ûl/tümleç olarak kullanılır.”(Esmâü’l-Hüsnâ, Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ, s.235)

Eş-Şehîd; Her zaman ve her yerde her olaya ve hadiseye bizzat şâhid ve tanık olan.

Eş-Şehîd; Kendisinden hiçbir şey saklanamayan, her şeye muttali olan, her şeyi murâkabe eden, her şeyi daima gözetleyip bilen, haberdar olan.

Eş-Şehîd; Mekânsal bir yakınlık olmadan her şeyin iç yüzüne ve bütün sırlarına vâkıf olan.

Eş-Şehîd; Her yerde hazır ve nâzır olan.

Eş-Şehîd; Hiçbir şeyi unutmayan demektir.

El-Halîmî (ra) eş-Şehîd hakkında der ki: “İnsanların hazır bulunmadıkça bilemedikleri şeyleri bilen, gören ve haberi olandır.” (El-Esmâ ve’s-Sıfat, Beyhakî, s.8 / El-Câmiu li Esmaillâhi’l-Hüsnâ, Heyet, 208)

“Eş-Şehîd, her şeyi bilen el-Alîm manasına da kullanılır. Çünkü Allah, olgular ve duyu-ötesi âlemi bütün yönleriyle bilen, kuşatandır. Burada el-Ğayb, gizli olan, eş-şehâde(t) ise, açıkça görülen demektir. Demek ki Allah, gizli olanı da aşikâr olanı da görür ve bilir. O’na hiçbir şey gizli değildir. Allah, her şeyi müşahede eder. O’nun ilim sıfatı mutlak olarak göz önüne alındığı zaman, Allah Alîm’dir/her şeyi bilendir. Duyu-ötesi alana, yani bâtınî/gizli işlere izafe edildiği zaman, Allah Habîr’dir/gizli açık her şeyden haberi olandır. Olgular dünyasında olup bitenlere izafe edildiği zaman, Allah eş-Şehîd’dir. Bundan dolayı, insanların dünyada yaptıklarına kıyamet günü şehâdet edecektir.”( El-Maksadü’l-Esnâ, İmam GAZÂLÎ, s.91 / El-Câmiu li Esmaillâhi’l-Hüsnâ, Heyet, 208 / Esmâü’l-Hüsnâ, Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ, s.235)

a) “Şâhid” kelimesi, Kur’an’da çoğul şekli olan; “şâhidûn, şâhidîn, şühûd” ve “eşhâd” ile birlikte yirmi ayette geçmektedir.

a. 1) İki ayette -Âl-i İmran Suresi, 3/81 ve Enbiyâ Suresi, 21/78- “şahidin”, bir ayette “şühûd” şeklinde azamet çoğulu olarak Allah hakkında kullanılmıştır:

وَدَاوُدَ وَسُلَيْمٰنَ اِذْ يَحْكُمَانِ فِي الْحَرْثِ اِذْ نَفَشَتْ فِيهِ غَنَمُ الْقَوْمِ وَكُنَّا لِحُكْمِهِمْ شَاهِدِينَ

Meali: “Davud ve Süleyman’ı da (an). Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı, bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.” (Enbiyâ, 21/78)

وَمَا تَكُونُ فِي شَأْنٍ وَمَا تَتْلُوا مِنْهُ مِنْ قُرْاٰنٍ وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ اِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُوداً اِذْ تُفِيضُونَ فِيهِ وَمَا يَعْزُبُ عَنْ رَبِّكَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ وَلَا اَصْغَرَ مِنْ ذٰلِكَ وَلَا اَكْبَرَ اِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ

Meali: “Ne zaman Sen bir faaliyet göstersen, Kur’an’dan bir bölüm okusan ve siz ne zaman bir iş yapsanız, o işe koyulduğunuzda muhakkak ki Biz, üzerinizde gözetleyici oluruz. Ne yerde ne de gökte, zerre miktarı bir şey bile Rabbinin bilgisi dışında kalmaz; bundan daha küçük veya daha büyük ne varsa istisnasız apaçık bir kitapta yazılıdır.” (Yûnus, 10/61)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

467. Sayı Kasım 2021