Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Satırdan Sadra

Adil Akkoyunlu

40 Yaşına Girmeden Olgunlaşmıyor İnsan

  • 08 Kasım 2021
  • 699 Görüntülenme
  • 467. Sayı / 2021 Kasım



Kırkını aşmış olanlar, sosyal hayatın en değerli hazineleridir. Tecrübeleri ve birikimleri var. Düşüp kalktılar. Kendi büyüklerinden hayat hikâyeleri, öğütler dinleyerek, tecrübelerinden faydalanarak, ders alarak okuyarak olgunlaştılar. Kolay kazanılmıyor insanı güzelleştiren vasıflar. Onlar, güzel vasıflarla donanmak için nice yıllarını verdiler. İşte bu sebeple toplum, -aslında hiçbir insana yakışmayan- ahlaksızlığı, kötülüğü, had bilmezliği, cahilce davranışları, kırkından sonrakilere hiç yakıştıramıyor. Onlardan -yaşlarına uygun- daha olgun davranışlar bekliyor.

 

 

 

 

Dünyaya gözlerini açan bütün canlılar; güneşle, toprakla, havayla, suyla tanışırlar. Beslenirler, büyürler, gelişirler, olgunlaşırlar… Bu kez geri dönüş başlar ve nihayet ayrılırlar dünyadan. İbni Haldun, toplumların da doğduğunu, büyüyüp geliştiğini, olgunlaştığını ve nihayet öldüğünü söylüyor.

Her canlının bir olgunluk süresi var. İnsanın olgunluk yaşı; kırk yıl sonrasıdır.

Daha önce olgunlaşanlar da oluyor elbet. Ömrünün sonuna kadar hiç olgunlaşamayanlar da. Bunlar konumuzun dışında. İstisnaları bir yana bırakarak vasat insanı konuşmak istiyoruz:

Allah Teâlâ’nın seçip eğittiği, bilmediklerini öğrettiği, son Peygamber (sav), doğduğu günden itibaren olgundu. Onun hiçbir zaman ham, uygunsuz, çirkin bir davranışı olmadı. Ancak o da peygamberlik sorumluluğunu yüklenmesi için kırk yaşını bekledi.

Rabbimiz, kırk yaşın, olgunluk yaşı olduğunu ifade buyuruyor:

“Biz insana, ana babasına iyilik etmesini emrettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet güçlü, kuvvetli, olgunluk çağına erip de kırk yaşına ulaşınca der ki: Rabbim, bana ve anama - babama verdiğin nimet(ler)e şükretmemde ve razı olacağın iyi iş(ler) yapmamda beni başarılı kıl. Benim için de soyumda iyiliği devam ettir. Çünkü ben tövbe edip sana yöneldim ve ben muhakkak ki elbette gerçek Müslümanlardanım.’” (Ahkaf, 46/15)

Yukarıdaki ayette konumuza ışık tutan şu husus dikkatimizi çekiyor: “Hattâizâbeleğaeşuddehu ve beleğa erbaine sene.” (Nihayet güçlü, kuvvetli, olgunluk çağına erip de kırk yaşına ulaşınca) buyruluyor. Demek ki; kırk yaş; insanın her yönüyle (maddi ve manevi) en güçlü, kuvvetli, kemalatını tamamladığı, olgunlaştığı yaşıdır.

“Her yokuşun, bir inişi var.” derler ya; kırk yaşına dek yokuş çıkar insan. Kırk yaşından sonra iniş başlar.

Peygamberimiz (sav), bir hadislerinde: “Çocuklarınızla çocuklaşın.” (Deylemi, 3/51) buyuruyor. Hz. Ali de bu hadisten mülhem olarak hadisi yorumlayıp açıyor, güzel bir tespitte bulunuyor: “Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oyun oynayın, 7-15 yaş arası arkadaş olun, 15 yaşından sonra istişare edin.” diyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

467. Sayı Kasım 2021