Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İslam Aleminden

Ahmet Varol

Filistin'de Esir Direnişi

  • 09 Nisan 2022
  • 619 Görüntülenme
  • 472. Sayı / 2022 Nİsan



Siyonistler yürüttükleri lobicilik faaliyetlerinde sürekli, Nazilerin Yahudilere yönelik insanlık dışı uygulamalarını malzeme olarak kullanıyorlar. Oysa İsrail işgal devletinin Filistinlilere karşı başvurduğu uygulamalar Nazilerin uygulamalarının aynısıdır. Hatta tutuklamalarda bile aynen onların metotlarını uyguluyor.

 

 

İslam dünyasının mübarek Ramazan ayına girdiği bu günlerde, ümmetin ilk kıblesinin, üç harem mescidinden birinin ve Hz. Peygamber’in İsra mekânının bulunduğu toprakların savunuculuğunu yapan direnişçiler de haklarını ve özgürlüklerini elde etmek amacıyla başlattıkları açlık greviyle zulme direniyor olacak.

 

 

İsrail işgal devletinin Filistin halkına yönelik zulmünün önemli bir boyutunu da insanların zindanlara doldurulması ve onlara orada yapılan insanlık dışı muameleler oluşturmaktadır. Bu zulümden nasip alanlar sadece hâlen zindanda tutulanlar değildir. İsrail işgal devleti bu konuda herhangi bir insani ölçü ve ahlâki değer tanımadığından çoğu zaman yıldırma amaçlı tutuklamalar da yaparak Filistinlilere eziyet etmektedir. Bundan dolayı hâlen Filistin'de yaşayanların en az üçte biri İsrail zindanlarına girmiş ve belli bir süre orada tutulmuştur. İşgal devletinin hukuki ölçülere itibar etmemesi sebebiyle bu insanların bazıları çocuk yaşta, bazıları da yetmiş yaşlarından sonra zindana girmişlerdir.

İsrail işgal devletinin tutuklama ve zindanlara doldurma konusunda başvurduğu uygulamalar herhangi bir hukuki temele dayanmaz. Bu yüzden onun zindanlarında tutulan Filistinlilerin "mahkûm" olarak değerlendirilmesi kesinlikle hatalıdır. Bu insanların, meşru olmayan bir işgalin sürdürülmesi için yürütülen insanlık dışı bir savaşta hürriyetlerine el konulan esirler olarak değerlendirilmeleri gerekir. Kaldı ki hâlen İsrail zindanlarında tutulan esirlerin birçoğu hukukun ilkelerine yeterince uygun olmayan işgal yasalarına göre bile yargılanmış değildir.

İsrail yasalarına göre bile yargılanmadan ve haklarında herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın tutulanlar "idari tutuklu" olarak nitelenmektedir. İşgal devletinin sadece Filistinlilere uyguladığı özel bir yasaya göre iç istihbarat örgütünün isteği doğrultusunda, tutuklananlardan istenenlere "idari tutuklu" sıfatı verilerek altı aya kadar haklarında dava dosyası açılmadan ve yasal gerekçeye dayalı suç isnadında bulunulmadan zindanda tutulmaları mümkün oluyor. Bu sürenin dolmasından sonra yine dava dosyası açılmaksızın yargıcın kararıyla tutukluluk süresinin yine altı aylık sürelerle 10 kez uzatılması mümkündür.

İşgal devleti bu uygulamayla bir yandan kendi yasalarına göre bile "mahkûm" edemeyeceği Filistinlilerin istenildiği kadar zindanda tutulmalarına imkân vermekte, bir yandan da mahkemelerine meşguliyet çıkarmaksızın sadece iç istihbarat örgütünün kararıyla insanların hürriyetlerinin ellerinden alınmasına zemin oluşturmaktadır. Bu itibarla işgal devleti adaleti değil zulmü uygulayan kendi yargısını bile Filistinlilerin zindanlarda bekletilmesi konusunda devre dışı bırakmakta böylece o insanları sınır konulmamış, sonunun nasıl geleceği belirsiz bir haksızlığa maruz bırakmaktadır.

İşgal zindanlarında 5 bin civarında esir bulunduğu ve bunlardan 500 kişinin yani tüm esirlerin %10'unun idari tutuklu olduğu esirlerle ilgili raporlarda dile getirilmektedir.

Siyonistler yürüttükleri lobicilik faaliyetlerinde sürekli, Nazilerin Yahudilere yönelik insanlık dışı uygulamalarını malzeme olarak kullanıyorlar. Oysa İsrail işgal devletinin Filistinlilere karşı başvurduğu uygulamalar Nazilerin uygulamalarının aynısıdır. Hatta tutuklamalarda bile aynen onların metotlarını uyguluyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

472. Sayı Nİsan 2022