Her türlü aşırılıktan uzak, dengeli ve itidalli olmak anlamında “vasat” olmanın bireysel anlamı nefsimizle, insanlarla ve doğayla ilişkimizde orta yoldan ayrılmamak demektir. İslam ahlakçıları Cenab-ı Hakk’ın insanlara akıl, öfke ve şehvetten oluşan üç kuvveyi, melekeyi yerleştirdiğini ve bunların ifrat ve tefrit noktalarına sapmadan itidal/vasat noktasını yakalayabilenlerin ahlaki kemâle erişeceğini ifade ederler.
Türkçe anlamı “orta”, “bir şeyin ortası” gibi anlamlara gelen “vasat” kelimesi Kur’âni bir ifade olup türevleriyle Kur’an-ı Kerim’de 5 kere geçmektedir. Tüm geçtiği yerlerde sözcük anlamına yakın manalarda kullanılan bu ifadenin bu yazıya konu olan ifadesi ise “vasat ümmet” tamlamasıdır.
Yüce Rabbimiz, Müslümanları “vasat ümmet” olarak tanımlamıştır.
“İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi aşırılıklardan uzak bir ümmet yaptık…” (Bakara, 2/143)
Tefsirlere bakıldığında bu ayet-i kerime çoğunlukla aşırı dünyevileşen Yahudilere ve aşırı Batıniliğe evrilen Hıristiyanlara karşı Müslümanların zahir ile batın arasında vasatı, dengeyi, itidali temsil ettikleri ve vasat bir ümmet oldukları şeklinde yorumlanmıştır.
Elhak bu yorum doğrudur. Ben de bu yazıda vasat ümmet olmanın bireysel, toplumsal, çevresel yönleri üzerinde durmak istiyorum.
Her türlü aşırılıktan uzak, dengeli ve itidalli olmak anlamında “vasat” olmanın bireysel anlamı nefsimizle, insanlarla ve doğayla ilişkimizde orta yoldan ayrılmamak demektir. İslam ahlakçıları Cenab-ı Hakk’ın insanlara akıl, öfke ve şehvetten oluşan üç kuvveyi, melekeyi yerleştirdiğini ve bunların ifrat ve tefrit noktalarına sapmadan itidal/vasat noktasını yakalayabilenlerin ahlaki kemâle erişeceğini ifade ederler.
Bilindiği gibi ifrat bir şeyi aşırı yapmak anlamına gelirken tefrit ise o şeyi hiç yapmama anlamında tersine bir aşırılığa işaret eder. Örneğin birinin aşırı yemek yemesi ifrat olurken hiç yemek yememesi ise tefrit olur. Yeteri kadar ve dengeli yemesi ise vasatı ve orta yolu gösterir.
İnsandaki üç duygunun ifrat, tefrit ve itidal hali şöyle ifade edilmiştir. Akıl melekesinin ifrat hali doğruyu yanlış, hakkı batıl gösteren cerbeze, tefrit hali ise hiçbir şeyden haberi olmayan gabavet/ahmaklıktır. Bu yetinin dengeli ve vasat hali doğruyu yanlıştan ayıran, hakkı hak, batılı batıl bilen hikmet halidir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız