Âdem sıfatlı olmak demek bir hata yaptığımız, bir suç işlediğimiz ya da bir kusurda bulunduğumuz zaman pişman olup o hatayı bir daha yapmamak demektir. Birini kırdıysak özür dilemesini bilmek demektir. Karşı tarafı suçlamadan “ama”, “lakin” demeden hatalı olduğumuzu kabul etmek demektir. Tıpkı Hz. Âdem atamız gibi olmak demektir.

İnsan beşerdir, şaşar. Önemli olan bir hata yaptığımızda bunun farkına varıp özür dilemesini bilmektir. Hz. Âdem gibi “Rabbimiz biz hata yaptık, bizi affet, bizi bağışla” diyebilmektir. Âdem sıfatlı olmak bu demektir. Hatamızı örterek karşı tarafı suçlamak, amalarla, lakinlerle konuyu geçiştirmek ise şeytan sıfatlı olmaktır. Şeytan sıfatlı olmaktan Allah’a sığınırız.

Sevgili Okuyucularım!

Hiç şüphesiz bu dünya bizim için bir imtihan yurdu. Ebedi yurdumuz için sınandığımız bir konak. Nitekim Fahr-i Kâinât Hz. Muhammed (sav) efendimiz de bu hakikati beyan sadedinde şöyle buyurmuştur: “Bu dünyada gurbette olup da bir gün memleketine dönecek bir yabancı veya bir yere gitmekte olan bir yolcu gibi ol.” (Buhari) Yani biz asıl vatanından ayrılmış bir gün oraya dönecek yolcular gibi olmalıyız. Ancak gündelik koşuşturmalarımız içinde bazen bu hakikati ıskaladığımız ve dünyaya kazık çakarcasına yaşadığımız da bir gerçek. Bunun olmaması için fotoğrafın bütününe bakmayı unutmamalıyız. Bu da ancak zaman zaman muhasebe yapmakla, kendimizi sorgulamakla ve davranışlarımızda Âdem sıfatlı olmakla gerçekleşebilir.

Âdem sıfatlı olmak ne demektir?

Âdem sıfatlı olmak demek bir hata yaptığımız, bir suç işlediğimiz ya da bir kusurda bulunduğumuz zaman pişman olup o hatayı bir daha yapmamak demektir. Birini kırdıysak özür dilemesini bilmek demektir. Karşı tarafı suçlamadan “ama”, “lakin” demeden hatalı olduğumuzu kabul etmek demektir. Tıpkı Hz. Âdem atamız gibi olmak demektir. Hatırlayalım, Rabbimiz, insanlığın babası olan atamız Hz. Âdem ve Havva annemize kendilerine gösterilen ağaca yaklaşmamak koşuluyla cennette oturup diledikleri gibi yiyip içmelerini söylemiş, ancak onlar şeytanın aldatmasına kanıp o ağaca yaklaştıkları için insanoğlunun dünyadaki yaşamı da başlamıştı.