Müslümanlar ferasetli olup dünyevileşme ve sekülerleşmenin tuzağına düşmemelidir. İslam’ın inanç, ibadet ve ahlaki temel dinamiklerini bilmeli, bu temel dinamikleri birbirinden ayırmadan birini diğerine feda etmeden düşünce dünyasını kurmalı hayatını yaşamaya çalışmalıdır.

Kabul etsek de etmesek de çağımız hız ve haz çağıdır. Bu anlamda baş döndürücü bir hareket ve gelişme yaşanmaktadır. Bu hız ve haz duygusu insani ve islami birçok duyguyu, düşünceyi ötelemekte ve imha etmektedir. Hız ve haz duygusu; kontrol altına alınamayacak, dizginlenemeyecek ya da gerektiğinde vazgeçilemeyecek bir duruma gelirse insanı esir alacaktır. Hiç bir kutsalı tanımayarak manevi düşünceyi ihmal edip yok edecek, sonunda kendisinde potansiyel olarak var olan “nefis ve heva”sını ilah edinecektir.

İslam’ı ve Müslümanları kuşatan, onları insani erdemlerden mahrum edip Allah’a kulluktan alıkoyabilecek tehlikeler her dönemde olmuştur kıyamete kadarda olacaktır. Müslümanlar bunlara karşı bilinçli ve basiretli olmalı gerekli tedbirleri alarak hazırlıklı olmalı, uyanık ve teyakkuzda olma halini devam ettirmelidir.

Müslümanları yaşadığımız çağda ve yakın gelecekte bekleyen(tehlike)leri tespit etmeye çalışırken; geçmişte yaşanan sıkıntıları ve geçirilen tehlikeleri, hâlihazırda yaşanan mevcut durumu ve tehlikeleri beraber analiz etmek gerekir. Bu sıkıntıları maddi ve manevi anlamda ayırmak resmin daha net ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Gerçekte tam bir ayırımdan söz edemesek de ve net bir ayırım ortaya konulamayacak olunsa da bu tür değerlendirme kolay durum tespitine yardımcı olacaktır.

İlahi vahiylerin gayesi; insanları iyiye, güzele, hakka ve hakikate yönlendirmek, insani erdemler çerçevesinde yaşamalarını sağlamaktır. İlahi vahyin emir ve yasakları da buna yönelik mesajlar içermektedir. Peygamberlerin gönderiliş amaçları da ilahi mesajları insanlara tebliğ etmek ve insanlara bu konuda en güzel şekilde örnek olmaktır. Mesajları ve örneklikleri, kıyamete kadarda rehber olacaktır.

Yaşadığımız dünyayı ve yakın gelecekte de yaşanılacak olan dünyayı maalesef Müslümanlar dizayn edememekte ve yönlendirememektedir. Bundan dolayı dünya üzerindeki gelişmeler ve insanlığı bekleyen tehlikeler Müslümanlardan kaynaklanan sıkıntılar değildir. Bu sıkıntılar gayri islami kaynaklıdır. Ancak burada Müslümanların tembelliği, ilgisizliği, basiretsizliği, zafiyetleri ya da bazı yanlış eylemler ve söylemler vb. gibi unsurlar bu tehlikelerin ortaya çıkmasına, kısa sürede çoğalmasına ve Müslümanları da etkisi altına alarak hızla yayılmasına sebep olmaktadır. Müslümanları ve insanlığı günümüzde ve gelecekte bekleyen(tehlike)lerin bazıları şu başlıklar altında incelenebilir.

1-İSLAMOFOBİ

Her dönemde olduğu gibi bu dönemde ve gelecekteki bekleyen(tehlike)lerin başında İslamafobi gelmektedir. İslamafobi, başlangıçta “İslam korkusu” olarak lanse edilen zamanla “İslam ve Müslüman düşmanlığı”na dönüşen düşünce ve eylem biçimidir. Günümüzde gayri islami emperyal güçlerin resmi ağızlarından da açıkça dillendirdikleri ve kendileri için, 21.yy.ın mücadele edilecek düşman bloğu “Müslümanlar”dır. Yalan yanlış bilgi ve algı operasyonlarıyla Müslümanları ve diğer insanları etkileyen, yönlendiren bu algı yönetiminin amacı; dünya nimetlerinden yalnızca kendilerinin faydalanabileceği, dünyaya kendilerinin hakim olduğu, kimsenin söz ve hak sahibi kılınmadığı, insanlığı kendilerine köle edinecek bir sistem oluşturmaktır. Bunun önündeki yegâne engel hak din, fıtrat dini olan İslam’dır. Bundan dolayı İslam dinini ve mesajını ortadan kaldırmak istemektedirler. Ana hedef bu olmakla birlikte-bunun mümkün olamayacağı anlaşıldı-, İslam’ı ve Müslümanları tehlikeli, zararlı, faydasız, cahil, geri kalmış vb. yaftalarla damgalayarak zayıf karakterli Müslümanlar ile diğer insanlar nezdinde itibar suikastı yapmaktır.