اَلْمَتِينُ
El-Metîn; Eşsiz, benzersiz, çetin. Kuvvet ve iktidarı şiddetli olan, müminlere destek olan, onlara güç ve kuvvet veren, fiillerinde gevşemesi, zafiyeti ve acizlik/kendisine yorgunluk dokunmayan. Kâfirlerin müminler aleyhine kurdukları komplo ve tuzakları boşa çıkaran. Allah’ın gücüne ve yaptığı işlere hiçbir varlığın gücü yetmez. O, her şeye gücü, kudreti yetendir.
Din düşmanlarının ve kâfirlerin bize tuzak kurmalarından, bize savaş açmalarından, ellerindeki teknolojilerinden Müslümanlar olarak endişeye düşmememiz gerekir. Değil mi ki, bizim yanımızda Metîn olan Allah’ımız var, O bize yeter. Zira O’nun güç ve kuvveti, tüm güç kuvvet sahiplerinin üstünde olan, yaratılmışlara boyun eğdiren, mutlak güç ve kuvvet sahibidir.
EL-METÎN: Bir yerde ikamet etmek, şiddetle vurmak, bir şeyi uzatmak, bir yere gitmek, sert ve kuvvetli olmak anlamlarındaki “m-t-n” kökünden türeyen “Metîn” sözlükte kuvvetli, dayanıklı, salabetli ve sabit demektir. (Bkz.Esma-i Hüsna, Doç. Dr. İsmail KRAGÖZ, s.161)
El-Metîn: “Sağlamlık, sertlik, güçlülük anlamlarına gelmektedir. Araplar sert ve yüksek olan araziye “metîn” ismini verirler. Pazusu güçlü ve kuvvetli olan kimselere de aynı şekilde “Metîn” ismini verirler.” (Esmâ-i Hüsnâ, Ramazan SÖNMEZ, s.347)
“El-Metîn ism-i şerifi el-Azıîm ism-i şerifinin sıfatıdır. Bu, öylesine azametli bir kuvvet olup yaratılmışların kuvveti ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir zaman O’na nispet olunamaz.” (Şerhu Esmâillâhi’l-Hüsnâ fî Dav’il-Kitâbî ve’s-Sünnetî, İmam Kurtubî, c.1, s.129 / Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, Prof. A. Hüseyin AKİL, s.589)
Zeccâc (ra) el-Metîn hakkında der ki: “Bu ismin aslı yükseklik, katılık anlamına gelen “metn” kökünden fâîl kalıbındandır.” (Esmâu’l-Husna, Abdülaziz b. Nâsır el-Culeyyil, s.408)
“El-Metîn; Çok sağlam/dayanıklı ve çok (güçlü, kuvvetli.)” (Lüsânü’l-Arab, es-Sihâh, “m-t-n” maddesi / Müfredât, Ragıb el-Isfehânî, s.1359)
El-Metîn; Eşsiz, benzersiz, çetin.
El-Metîn; Kuvvet ve iktidarı şiddetli olan.
El-Metîn; Müminlere destek olan, onlara güç ve kuvvet veren.
El-Metîn; Fiillerinde gevşemesi, zafiyeti ve acizlik/kendisine yorgunluk dokunmayan.
El-Metîn; Kâfirlerin müminler aleyhine kurdukları komplo ve tuzakları boşa çıkaran.
El-Metîn; Allah’ın gücüne ve yaptığı işlere hiçbir varlığın gücü yetmez. O, her şeye gücü, kudreti yetendir.
El-Metîn; “Kuvvetiyle başkalarına üstün olandır. Hatta bütün mahlûkat bir araya gelseler yine de O’nun gücüne erişemezler. O’nun zayıf olması asla söz konusu değildir.” (Esmâ-i Hüsnâ Şerhi ve İnsan Üzerrindeki Tecellileri, Prof. A. Hüseyin AKİL, s.590)
El-Metîn; “Sonsuz bir kuvvete sahip olandır. Allah-ü Teâlâ’nın kudretinin nihayeti yoktur. Metanet, kudretin gayeye ve nihayete ulaşmasıdır ki, bu da sonsuza dek demektir.” (El-Mevakıf, Adudüddin el-Îcî, c.3, s.310 / Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, Prof. A. Hüseyin AKİL, s.589)
Metanet: “Kuvvetin şiddetine delâlet eder. Allah-ü Teâlâ, kudreti sonsuz olması hasebiyle tam ve noksansız güç sahibidir. O’nun sınırsız kuvveti çok şiddetlidir.” (El-Maksadu’l-Esnâ, İmam GAZALÎ, c.1, s.129 / Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, Prof. A. Hüseyin AKİL, s.589)
El-Metîn ism-i şerifi hakkında el-Halimî (ra) der ki: “Metîn, güç ve kuvveti azalmayan, güçsüz düşmeyendir. Bu durum, yalnız Allah için geçerlidir. O’nun dışındaki bütün varlıklar, zamanla güçlerini kaybeder ve zayıf düşerler. Bu değişim Allah için imkânsız, varlıklar için mümkündür.” (El-Esmâ ve’s-Sıfat, Beyhakî, s.43 / Esma-ül Hüsna, Heyet, s.285)
Bu isim hakkında el-Hattâbî (ra) de şöyle der: “El-Metîn; kuvveti kesintiye uğramayan, fiillerinde herhangi bir meşakkate maruz kalmayan, yorgunluk, bitkinlik yaşamayan, güçlü/kuvvetli anlamındadır.” (Şe’nu’d-Dua, el-Hattâbî, s.77 / Esmâu’l-Husna, Abdülaziz b. Nâsır el-Culeyyil, s.408)
El-Metîn ism-i şerif’i, Kur’an-ı Kerim’de iki yerde, bir yerde de “Zü’l-Guvveti’l-Metîn” terkibi ile geçmektedir:
a) El-Metîn ismi, iki ayette Allah’ın tuzağının/cezalandırmasının sıfatı olarak kullanılmıştır. Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki:
وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ﴿﴾ وَأُمْلِي لَهُمْ إِنَّ كَيْدِي مَتِينٌ
Meali: “Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız. Onlara mühlet veriyorum. Çünkü Benim (keydî) tuzağım/hilem/azabım metin/çetindir, katlanması zordur.” (A’raf, 7/182-183)
فَذَرْني وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهٰذَا الْحَدِيثِ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ ﴿﴾ وَاُمْلِي لَهُمْ اِنَّ كَيْدِي مَتِينٌ
Meali: “Sen, bu sözü yalan sayanı Bana bırak! Biz onları, bilemeyecekleri bir şekilde yavaş yavaş azaba doğru çekeceğiz. Onlara mühlet veriyorum; ama Benim planım çok sağlamdır!” (Kalem, 68/44-45)
b) “Zü’l-Guvveti’l-Metîn” Kur’an’da Allah’ın sıfatı olarak bir yerde geçmektedir. Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki:
اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُوالْقُوَّةِ الْمَتِينُ
Meali: “Şüphesiz Allah rızık verendir, sarsılmaz güç ve kuvvet sahibidir.” (Zâriyat, 51/58)
İbn Abbâs (ra) ayette geçen “Metîn” sözcüğünü “Şedîd” (çetin, zorlu) şeklinde açıklamıştır.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız