Sayı : 504   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hususi Fikirler

Mustafa Çelik

İman İnsana İstikamet Kazandırır

  • 09 Haziran 2022
  • 595 Görüntülenme
  • 474. Sayı / 2022 Haziran



Mümin bir insan istikametsiz olmaz. Mümin bir insan için istikametsiz kalmak, imansız kalmak gibi tehlikeli bir şeydir. İstikamet; Müslümanca yürüyüşün, mümince duruşun, muvahhitçe direnişin insicamıdır. Müslümanlar arasında toplumsal bütünlüğü temin eden ortak değer, imandan sonra istikamettir. İmanın mümin insana armağan ettiği bağlayıcı ilk değer, istikamettir.

 

 

İmanın insana kazandırdığı ilk şey, istikamettir. İstikametimiz, imanımızla mukayyeddir. Müslümanlarda görülen istikamet sakatlığı, iman zafiyetindendir. İstikamet sahibi olduğumuz için iman etmedik. Aksine iman ettiğimiz için istikamet sahibi olduk. Bizim istikametimiz imanımızdan geliyor. İslâm’ın hükümlerini ciddîye almak ve İslâmî ölçülere riayet etmek Müslümanlığımızın kalitesini göstermek birlikte bizim istikametimizi de nazara verir. Müstakim Müslüman, imanın kendisine istikamet ve istikrar kazandırdığı Müslümandır.

İstikamet sahibi olmak, Allah yolunda hedefe ulaşmak için sırat-ı müstakîm’de olmaktır. Sırat-ı Müstakîm, Müslüman için hayati öneme sahiptir. İnsanın davranışlarını düzene koyan istikamet bir ayette şöyle beyan edilir: "Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır, deyip de, müstakîm/sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vaat edilmekte olan cennetle sevinin!" (Fussilet, 41/30)

Dikkat edilirse, bu ayet-i kerime’de imandan hemen sonra istikamet gelmiştir. Yani bizim istikametimiz imandan sonradır. İman yoksa istikamette yoktur. Mümin bir insan istikametsiz olmaz. Mümin bir insan için istikametsiz kalmak, imansız kalmak gibi tehlikeli bir şeydir. İstikamet; Müslümanca yürüyüşün, mümince duruşun, muvahhitçe direnişin insicamıdır. Müslümanlar arasında toplumsal bütünlüğü temin eden ortak değer, imandan sonra istikamettir. İmanın mümin insana armağan ettiği bağlayıcı ilk değer, istikamettir. İstikamet, toplum yapısının sağlıklı olması bakımından çok önemli bir konuma sahiptir. Nasıl ki vücut kan dolaşımı sayesinde hayatiyetini sürdürür. Nasıl ki kanın ulaşmadığı deveran etmediği uzuv kangren olur. Kanın dolaşmadığı beden dolaşım sistemi çöker ve sonuçta canlılığını kaybeder. Toplum da bedenin işleyişinden farklı değildir. O da istikamet ve dürüstlük sayesinde varlığını, birliğini sürdürebilir. Dolayısıyla istikamet; mümin insanın kıyamet şartlarını yaşasa dahi Allah yolunda kaim ve daim olmasıdır. İstikamet; Allah için ayakta olmaktır, gerektiğinde zalimlerin karşısında ayaklanmaktır.

Sahabe neslinden İbn Abbas'tan (ra) zayıf bir senedle şöyle dediği rivayet edilir: "Allah'ın kitabında bulunan, Rabbimiz Allah'tır, deyip sonra da dosdoğru yaşayanlar...” ayeti, Allah'tan başka ilah bulunmadığına şahitlik ettikten sonra en önemli iştir” (İbn Kesir, Tefsiru’lKur’ani’l-Azim 4/98-99) İman etmişsen, ilk vazifen Allah karşısındaki esas duruşunu bozamadan müstakîm olmanın derdine düşeceksin. İbn-i Abbas (ra)’ın ifadelerine benzer ifadeler Mücâhid, Esved b. Hilâl, Zeyd b.Eslem, Süddî, İkrime ve daha başkalarından rivayet edilmiştir. Rivayet edildiğine göre, Ömer b. Hattâb (ra) minbere çıktı, "Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlar…” (Fussilet, 41/30) ayetini okuduktan sonra şöyle dedi “hilekâr tilkinin yoldan çıkması gibi yoldan sapmazlar." (İbn Munzir ez-Zühd, Ahmet bin Hanbel ez-Zühd s.115, Taberi, Camiu’l-beyan 24/115.) “İtaat için yolda dosdoğru yürüdüler. Tilkiler gibi, zikzak yapmadılar.” cümlesinden maksat şudur: Onlar davranış, ahlâk, söz ve fiillerinde, Allah'ın şeriatı üzere dosdoğru yürüdüler. Onlar gerçek mümin ve sadık Müslüman idiler. Ariflerden birine, kerametin tarifi soruldu. O, "doğru yolda yürümek kerametin ta kendisidir" diye cevap verdi. Hasan Basri'den rivayet edildiğine göre, o şöyle derdi: "Allah'ım! Sen bizim Rabbimizsin. Bize doğru yolda yürümeyi nasip et!” (El- CamiuLiAhkâmi’l Kur’an/İmam Kurtubî, C: 16,Sh: 358, Mısır/ 1967) "... Sonra da dosdoğru yaşayanlar…” (Fussilet, 41/30) ayeti hakkında Ali b. Ebû Talha, İbn Abbas'ın (ra) şöyle dediğini nakleder: "Allah'ın farzlarını yerine getirme hususunda dosdoğru hareket ederler.” (Taberi, camiu’l-beyan 24/115.) Ebü'l-Âliye de bu ayet hakkında şöyle der: "Sonra dinde ihlâsla amel ederler, demektir." (İbn Kesir Tefsiru’lKur’ani’l-Azim 4/98-99, Beyrut/ 1969) Katâde ise ayet hakkında, "Allah'a taatte dosdoğru olurlar" der. Hasan-ı Basrî ise bu ayeti okuduğu, zaman, “Allah’ım! Sen bizim Rabb’imizsin, bizleri istikametle rızıklandır." (Taberi, Camiu’l-beyan, 24/115) derdi. İstikamet ehli olanlar, tilki gibi sağa sola yalpalama yapmazlar, münafıklık göstermezler, amellerini sağlam yaparlar, farzları yerine getirirler ve gönüllerini fani dünyadan çekip ebedî olan ahirete rağbet ederler. Müslümanlar iman ve istikamet ilişkisini kaybettikleri günden bu yana tilki karakterli; kıblesi seyyar, durmadan sağa sola yalpa yapan kaypaklara yenik düştüler. Müslümanlar istikamette kaybettiklerini hiçbir yerde kaybetmediler. Bütün kayıp ettiklerimiz istikameti kaybetmekten sonra başladı.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

474. Sayı Haziran 2022