İslam’da boşama yetkisi prensip olarak kocaya verilmiştir. Boşama yetkisini elinde bulunduran kocanın bu yetkisini, nikâh akdi sırasında veya evlilik süresi içinde karısına veya bir başkasına devretmesi mümkündür. Buna “tefvîz-i talak” denir. Tefvîz, nikâh akdi esnasında olabileceği gibi, evliliğin devam ettiği bir zamanda da yapılabilir.
1-Bir kimsenin boşamayı başka birinin fiiline bağlaması durumunda hüküm ne olur?
Boşamanın meydana gelmesini “şayet, ise, zaman” gibi şart edatlarından birini kullanarak bir işin olup olmamasına bağlamak mümkündür. Buna ta’liku’t-talâk denir. Ta’lîk kocanın kendi fiiline olabileceği gibi, eşinin veya başka bir şahsın fiiline ya da bir olayın vukuuna da olabilir. Mesela, bir kişinin hanımına “falanın evine gidersen boşsun.”, “falan ile konuşursam boşsun.” demesi gibi.
Boşama bu şekilde bir şarta bağlanmışsa fıkıh âlimlerinin çoğunluğuna göre şartın yerine gelmesiyle bir boşama gerçekleşmiş olur. (Bkz.Merğinânî, el-Hidâye, Beyrut, I, 273, II, 284; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, Mekke, III, 314; İbnKudâme, el-Muğnî, Mısır, VIII, 353 vd, 392; İbnHümâm, Fethu’l-Kadîr, Mısır, IV, 14) Bazı âlimlere göre ise kocanın niyeti boşama olmayıp, kadının o işi yapmasını önlemeye yönelik ise bu durumda boşanma meydana gelmez. Erkeğin yemin kefareti vermesi gerekir. (Bkz.İbnTeymiyye, Mecmu’u’l-Fetâvâ, XXXIII, 108)
Buna göre, söz konusu durumdaki kişi bu ifadeleri eşini boşama kastı ile söylemiş ise talak meydana gelir. Ancak muhatabını bir işi yapmaktan men etmek ya da bir işi yapmaya teşvik etmek kastı ile söylemiş ve muhatap da sözün aksini yapmış ise yemin kefareti gerekir.
2-Eşini boşayıp boşamadığı sorulan kimsenin boşamadığı hâlde yanlış beyanda bulunup boşadığını söylemesinin hükmü nedir?
Kişi, eşini boşayıp boşamadığının sorulması üzerine gerçekte boşamadığı hâlde doğru beyanda bulunmayarak eşini boşadığını ifade ederse, o esnada boşamayı kastetmedikçe Hanefî ve Şâfiî mezhebine göre hanımı boşanmış olmaz. (Bkz.İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, III, 264; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, Beyrut 2004, III, 417) Ancak nikâh ve boşama gibi konularda söz söylerken oldukça dikkatli olunmalı ve Hz. Peygamber (sav)’den nakledilen; “Üç şey vardır ki, bunların şakası da ciddi gibidir: Nikâh, boşama ve boşamadan vazgeçme.” (Ebû Dâvûd, “Talak”, 9) hadisi akıldan çıkartılmamalıdır.
3-Boşanma esnasında şahit bulundurmak gerekir mi?
Kur’an-ı Kerim’de, “Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca onları güzelce tutun yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki adil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.” (Talâk, 65/2) buyrulmaktadır.
Bu ayetteki şahit tutma emrinin boşamaya mı yoksa ric’î talakla boşadıktan sonra dönmeye mi (rac’at) yönelik olduğu konusunda farklı görüşler vardır. Hanefîlere göre her ikisinde de şahit bulundurmak menduptur. İmam Şâfiî’ye göre ise boşamaya şahit tutmak mendup, dönmeye/rac’ate şahit tutmak ise vaciptir. (Bkz.Cassâs, Ahkâmu’l-Kur’an, III, 682, Beyrut 1993; Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, XXX, 34, Beyrut 1981)
Dolayısıyla boşama esnasında şahit tutma boşama işleminin geçerlilik şartı değildir. Bununla birlikte fakihler bu buyruğun, hakların zayi olmaması ve ihtilafların önlenmesi gibi amaçlar taşıdığı noktasında birleşmektedirler.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız