Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hedef Noktası

Ramazan Kayacık

Müslümanca Duruşa Sahip Olanlar Her Çağın Davet Elçileridir

  • 06 Ağustos 2022
  • 462 Görüntülenme
  • 476. Sayı / 2022 Ağustos



Ahtapot gibi insanlığı sarıp kuşatan inançsızlık, sapık inançlar ilk önce gençleri etkisi altına alıyor. Bu nedenle kafa ve gönüllerine giremediğimiz gençleri küresel tsunamilerin heyelanından koruyamayız. Eğer onlara güzel bir üslupla, güzel bir zamanlamayla davetimizi sunarsak davetimiz mutlaka güzel sonuçlar verecek ve dallar o zaman meyveye duracaktır.

 

İletişim sadece söz ve dille anlatılan bir nesne değil, aynı zamanda gönülle, kalple, yürekle ortaya konan bir eylemdir. Ama ne yazık ki, bugün insanlık âlemi olarak gönül dilimizi kaybettik. Bugün insanlığın yüksek gönül diline sahip insanlara çok ihtiyacı var. İslam’ın hikmet ve hakikatini insanlığa anlatmakla sorumlu herkes bu çağın insanına, istikbalin gençliğine ulaştıracak bir gönül dili ve üslubu bulmak zorundadır. Çünkü Yüce İslam’la gençliğin heyecanı buluşursa bu dünya çok değişecektir.

 

Söz söylemek, konuşmak, kendini ifade etmek, düşüncesini ve inancını dile getirmek canlılar arasında insana özgü bir özelliktir.

Bugünkü gelinen noktada toplumsal hayatı tüm yönleriyle etkisi altına alan bireysellik, dünyevileşme, sanal yaşam, popüler kültür pratikleri her tarafı kuşatmış durumda. Bu nedenle erdemli, vicdanlı, sorumluluk ve aksiyon sahibi, haktan yana tavır alan nesiller yetiştirebilmek için iman ve ahlakla yoğrulmuş bir hayat sunmak gerekiyor.

Hak ya da batıl bütün davaların asıl taşıyıcıları gençlerdir. İlk yıllarında İslam’a girenlerin çoğu gençlerdir. Aşere-i Mübeşşere’nin yedi tanesi bu müjdeyi otuz yaşının altında almış insanlardan oluşmaktadır. Kur’an kıssalarında yerini alan Ashabı Kehf, Ashabı Uhdud, Hz. Yusuf gibi gençlerden; Hz. Ali, Musab bin Umeyr gibi yüce gönüllü gençlerden bahsederken bugünün örnek gençlerinden de söz edilmelidir. İslam, hangi zaman diliminde; ister ilk çağlarda ister uzay çağında olsun tüm insanlara yapılmış bir hayat teklifidir. Ayet-i Kerimede:

“Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve rasülünün çağrısına uyun ve şüphesiz bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına girer…” (Enfâl, 8/24) buyruluyor.

Hayatın anlamına, hakikatin özüne vâkıf olmaya çalışan her insan gibi bugünün gençlerinin de dine dair anlam arayışları ve sorgulamaları var. Dinle gerçek ilim çatışmaz. Kur’an ayetleri de fen ilimleri de Allah’ın ayetleridir. Eğer Fen dersleriyle Din dersi farklı şeyler söylüyorsa bunun altında herhangi bir ideolojinin dine karşı negatif dayatması var demektir. Ya da İslami olanla insani olan karşı karşıya getirilmeye çalışılıyordur.

Din eğitimiyle birlikte çocuğun kişilik yapısının ilk parçaları da onlara yerleştirilmiş oluyor. Dua ezberleme, Kur’an okuma, namaz kılma gibi şekiller üzerinde durulurken; dürüstlük, yardımseverlik gibi değerlerin öğretilmesi de unutulmamalı. Din anlatımı sadece göze ve kulağa hitap etmekle kalmayıp, kalbe de sirayet edecek inceliğe sahip olmalı.

Ergenlik dönemi en hassas dönemdir. Bu dönemde yapılacak anlamsız ısrarlar, zorlamalar dini sevmekten çok dinden uzaklaşmalara neden olabiliyor. Zamanında verilmeyen din eğitiminin daha sonra telafisi oldukça zordur. Çocuğun terbiyesinin gelişim dönemleri anne-baba ve eğitimciler açısından kaba bir tasnifle: 0-6 yaş dönemi “telkin,” 7-10 yaş dönemi “teşvik,” 10-14 yaş dönemi “ikaz,” 14 yaş üzeri ise “hoşgörü dönemi” olarak adlandırılıyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

476. Sayı Ağustos 2022