Bir defa kaypaklık marazı bulaşmaya görsün önce kalpler kayar, sonrasında ayaklar da kaymaya başlar… Geçmişten günümüze Yahudilerin, münafıkların değişmez karakteri, kaypaklık dedik… Olay onlarla sınırlı kalmıyor yaygın bir salgın olarak toplumsal zeminimizi tehdit ediyor… Kaypak bir çamur olan beşeri mayamız bu virüse oldukça yatkındır…
Kaypaklardan kimseye hayır gelmeyeceği kesin bir gerçeklik... Gönüllü köleliğe, köpekliğe kadar uzanabilecek bu marazi hallere karşı duyarlı olmak durumundayız… Nesillerin kariyerinden önce karakterini önemsemek mecburiyetindeyiz… Kaypak eksenlerde kayıp gidenler sonuçta bizim kayıplarımız…
Kur’an’ı Kerim’in baştan sona anlamı üzerinde yoğunlaştığımız zaman şunu rahatça fark edebiliriz: Yüce Kitab’ın en çok iki zümre üzerinde ısrarla durduğunu görürüz. Kimdir bu iki grup?
Bir; İsrailoğulları yani Yahudiler
İki; Münafıklar
Peki niçin?
Aşağı yukarı Kur’an’ın birçok yerinde karşımıza çıkan bu iki taifenin özelliği nedir? Yüce Kitab’a bu boyutlarda konu olmalarının önemi nedir?
Dikkatle tefekkür edildiğinde bu iki kesimin ortak karakterinde, net profilinde şunu görürüz…Kaypaklık…
Bu yoğun tema ile bize verilen mesaj ise şudur: Tüm zamanların ve kulluğun en tehlikeli hastalığı; kaypaklıktır… Özellikle sahih bir kulluğu sürdürebilmenin imkânı öncelikle bu illetten korunmayı gerektirir…
Bir defa kaypaklık marazı bulaşmaya görsün önce kalpler kayar, sonrasında ayaklar da kaymaya başlar…
Geçmişten günümüze Yahudilerin, münafıkların değişmez karakteri, kaypaklık dedik… Olay onlarla sınırlı kalmıyor yaygın bir salgın olarak toplumsal zeminimizi tehdit ediyor…
Kaypak bir çamur olan beşeri mayamız bu virüse oldukça yatkındır…
Allah kendi nefhasından üflemesine rağmen özüne yabancılaşabilmekte ve yaratılış amacından uzaklaşabilmektedir…
İlahi otorite ile kavilleşen insan, bununla kavileşmesi beklenirken kaypaklaşmaya yöneldiği görülüyor…
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız