Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hususi Fikirler

Mustafa Çelik

Sohbetlerimiz Bizim Şahsiyet Mekteblerimizdir

  • 10 Ekim 2022
  • 363 Görüntülenme
  • 478. Sayı / 2022 Ekim



Sohbet meclislerimiz, bizim bu dünyadaki cennet bahçelerimizdir. Bu dünyada cenneti, sohbet meclislerinde arayalım. İslâm’ın anlatıldığı, öğretildiği sohbet meclislerinden faydalanmak, cennet bahçelerinden faydalanmak gibidir. Çünkü oralarda Marifetullah ilmi verilir. Allah’ı bilme ve O’na ulaşma yolları, vesileler anlatılır. Peygamber (sav)’in hadisleri nakledilir. İlmimiz artar. Lüzumsuz konuşmaların yapılmadığı bu mekânlar, aynı zamanda birer tefekkür mekânlarıdır.

 

Sohbetlerimiz; dünyanın külfeti için değil, kalplerimizin ülfeti için vardır. Sohbetsiz kalan Müslüman’a bu dünya dardır. Müslüman olarak Müslümanca hâlimizi muhafazaya çalışıp, dünya sevgisini kalpten çıkarmaya, nefsin arzularına karşı muhalefet etmeye ve ahlâkî durumumuzun inkişafı hususunda kararlıysak, mutlaka sohbet meclislerine devam etmeliyiz.

 

Allah’ın arzında imanlı insanların her bir sohbetleri kendi başına bir mekteptir. Sohbetlerin yetiştirdiğini üniversiteler yetiştiremez. Sohbetlerin ihmali, dinde peygamber sahabesini ihmal etmek gibi bir şeydir. Müslümanların sohbet geleneği, sahabe-i kirâm’dan gelmektedir. Sohbet, dinleyenler ve söyleyenlerden oluşan çift kutuplu bir yapıdır. Dinî sohbet denildiğinde ise kastedilen hatip, muhatap ve hitaptan oluşan tebliğdir. Birbiriyle bağlantılı bu kavramlar belli bir usulle yani adapla yapılır. Sohbet kavramı, “birine/bir şeye eşlik edip asla ondan ayrılmayan, ilgili” manalarına gelir. Yani hâlimizden, tavrımızdan ayrılmayan, bizi terk etmeyen güzel ahlaki özelliklerimizdir. Hz. Muhammed (sav)’in etrafında onun davasına gönül veren insanlara sahabe denmesi, kelimenin bu yönüyle olsa gerektir. Böylece sahabe, Rasûlüllah (sav)’e eşlik eden, asla ondan ayrılmayan ve gösterdiği yola ilgili olanlara verilen özel ad olmuştur. Peygamber (sav)’in dizinin dibinde yetişen, sohbetinde bulunmuş bu insanlar, en güzel hatibin tedrisinden geçmişler ve bu örnekliği sonraki nesillere sohbetleriyle aktarmayı görev addetmişlerdir. İslam’ın ilk yıllarında Medine’de Rasûlüllah (sav)’in sohbetinde bulunanlar, başlarının üstünde bir kuş varmış ve kımıldarlarsa uçacakmış gibi bir hassasiyetle Rasûlüllah (sav)’i can kulağı ile dinlerlerdi. Sohbet esnasında hatibe odaklanıp dinlemek hem adaba uygun, hem nebinin onayladığı bir metottur ve hem de konunun daha doğru anlaşılmasını sağlar. Bu tavır sohbet adabının ilk maddesi olarak sayılabilir. Rabbimiz hakikat karşısında susup dinlemeyi bize emrediyor: “Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.” (A'râf, 7/204) Dikkat edilirse, bu ayette merhametten pay almanın gerekçesi olarak dinlemek ve sessiz olmak gösteriliyor. Dolaysıyla dinde sohbet, edep adap ile kaimdir. Sırat-ı müstakimde daim olup imanda sabit kalanlar, edep ve adap ile sohbete devam edenlerdir.

Dini sohbetleri yasaklayan, dini sohbetlere katılanlara şaki muamelesi yapan, dine düşmanlık edip sahabe-i kirâm’a kin kusanlar, bağrımızdan çıkmış olan iki ayaklı merkeplerdir. Şunu bilelim ki; dini sohbet meclisleri, kabiliyet ve liyakat ölçüsünde, müminlere ve hatta bütün mahlûkata hizmet etmeyi hedefleyen mekteplerdir. Medeniyetimizde “irfânî sohbet” geleneği, Müslüman şahsiyetin inşası yolunda terbiye, tezkiye ve eğitim vasıtası olarak asırlarca devam edegelmiş bir sünnet-i nebevîdir. Sahabe-i kirâm, sohbet yakınlığı içerisinde Efendimiz (sav)’in mübarek sözlerinden istifade ettiği gibi, O’nun “hâl”lerinden de istidatları nispetinde istifade etmişler. İlâhî hakikatleri öğrenip tatbik etme hususunda nasıl ki peygamberlere ihtiyacımız zarurî ise peygamberlerin fiilen ve zahiren mevcut olmadığı zamanlarda da onların manevi terbiye vazifesine istidat ve iktidarları nispetinde vekâlet eden irşâd ehli Rabbânî âlimler, arifler, salih zatlar ve Hak dostları bu vazifeyi sürdürmüşlerdir. Bizler de sohbet geleneğini sürdürmek mecburiyetindeyiz. Aileden sonra dini sohbetler, şahsiyet kazandığımız ilk mekteplerimizdir. Sohbetlerimiz mekteplerimiz, çocuklarımız da gölgemizdir. İmam Gazali (ra)’in çok güzel sözü var der ki; "Eğri ağacın doğru gölgesi olmaz." Şayet biz düzgün olursak, çocuklarımızda düzgün olur eğer bizde bir yamukluk bir eğrilik varsa, o eğrilikten doğru bir gölge beklememiz doğru olmaz. Bunun için sohbet geleneğini mazbut tutmamız lazımdır. Dini sohbetlerde şahsiyet kazanmamış çocuklarımız bizim ve toplumun başına belâ olurlar.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

478. Sayı Ekim 2022