Taşların da sertlik derecesi farklı farklıdır. Kimi taşlar vardır, kolay parçalanamaz, delinemez, işlenemez. Kimi taşlar vardır, kolayca işlenir, istenilen şekillere girer. İnsan kalbi de benzerdir. Kimi kalpler vardır Kur'an ayetleriyle incelir, yumuşar ve dinlediklerinden etkilenir. Kimi kalpler vardır katılıkta taş gibidir, hatta taştan daha serttir. Hakikate kapalıdır. Dinlemez, duymaz, anlamaz ve etkilenmez.
Maddî kalbi temel gıdalarla düzenli, dengeli ve devamlı beslemek gerektiği gibi; manevî olarak da kalbi düzenli, dengeli ve devamlı beslemek gerekir. Bu meyanda kalbin/ruhun gıdası vahiydir. Vahiyle/Kur'an ve Sünnetle beslenen kalpler diri kalır, sağlıklı olur, sahiplerine huzur verir. Kalpler de demirin paslandığı gibi paslanır. Onları paslardan arındırıp yenileyecek olan tevhidin yansımalarıdır. Ayet ve hadislerle beslenen kalpler yenilenir, cilalanır, diri kalır ve sahibine huzur verir.
ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً وَإِنَّ مِنْ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاءُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
"Sonra kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi (ke'l-hıcâra), hatta daha da katı oldu. Nitekim taşlar arasında kendisinden ırmaklar fışkıran vardır; yarılıp su çıkan vardır, Allah korkusundan yuvarlananlar vardır. Allah yaptıklarınızı bilmez değildir." (Bakara, 2/74)
Ayette sözkonusu edilenler, İsrailoğulları. Hz. Yakub peygamberin adını taşıyan ve onun soyundan gelen Yahudiler. Kur'an'ın Kitap ehli diyerek en fazla bize anlattığı kimseler. Kendilerine gelen bunca peygambere rağmen, bunca ilahî kitap ve ayetlere rağmen sapan ve saptıran, sonuçta peygamberlerinin diliyle lanetlenmiş melun toplum. Peygamberleri gördüler onlara düşman oldular, hatta onları katlettiler. Onların eliyle nice mucizelere şahit oldular, hafife alıp inkâr ettiler. Nice ayetlere muhatap oldular, umursamadılar. Nihayet son Peygamber geldi, hem de yaşadıkları Medine'ye. Onu yakından gördüler, dinlediler, izlediler ama ondan da nasiplenemediler. Ona karşı olmakla kalmadılar, ona karşı düşmanlıkta müşriklerle iş tuttular, putperestlere sizin dininiz daha doğru demekten utanmadılar. Son peygambere suikastlar düzenlemekten geri durmadılar. Çünkü kalpleri hakikate kapalıydı. Gözleri perdeli kulakları tıkalıydı. Sonuçta taşlar yumuşayıp eridi, taşlar yuvarlandı, un ufak oldu; ama o taş kalpli insanlar etkilenmediler.
Kur'an, pek çok ayetinde onları konu ederek aslında onlar üzerinden bizi eğitiyor. Onları bize tanıtarak, onlara benzememizi, onlar gibi önlerinde peygamber, ellerinde Kitap olduğu halde sapanlardan olmamamızı bizden istiyor. Zira istikamet yolculuğunda onlar için sözkonusu olan tehlikeler, bizler için de söz konusudur.
Taşlardan daha katı kalpler. Kalbin taşlaşması ve taştan daha katı olması çok çarpıcı bir anlatımdır. Cansız dediğimiz taşların Allah korkusundan yuvarlanması ise çok daha dikkat çekicidir.
Biz meleklerin, insan ve cinlerin dili olduğunu biliyoruz. Hayvanların dili olduğunu da Hz. Süleyman kıssasından öğreniyoruz. Onun Hüdhüd isimli kuş ile konuşması, karıncalar kraliçesinin sözlerini anlayıp tebessüm ettiğini ve kendisine kuş dili (mantık-ı tayr) verildiğini Kur'an bize anlatıyor.
Bitkilerin dilinin ve duygu yönlerinin olduğu da hem bilimsel olarak tespit edilmiş, hem de tecrübe ile sabit olmuş hususlardandır. Zira birçok bitkinin ilgi, sevgi ve güzel/hoş konuşma ve seslerden etkilendiği hep anlatılır. Tam tersi çiçek açmayan bazı bitkilerin karanlık ve kapalı yerlere konulup cezalandırılmaları sonucu, çiçek açmaya başladığı anlatılır.
Öte yandan cansız dediğimiz taş ve benzeri varlıkların dilinin ve duygusunun olup olmadığı konusu bugün, bilimsel olarak tartışılıyor ve o varlıkların da dillerinin ve duygularının olabileceği söyleniyor.
Kur'an'da temsilî anlatım diye tanımlanan bazı anlatımlarda bu konuya işaret edilmektedir. Sözgelimi Kur'an, yerlerin göklerin konuşmasından, gök-yer ve dağların emaneti yüklenmekten korkup kaçındıklarından bahseder. Kur'ân'ın dağlara indirilmesi durumunda dağların Allah korkusu ile paramparça olacağını söyler
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız