Bunalımlar Çağı Ve Ruh Sağlığımız , Mehmet Toker
Sayı : 515   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Umran

Mehmet Toker

Bunalımlar Çağı Ve Ruh Sağlığımız

  • 31 Ekim 2025
  • 340 Görüntülenme
  • 515. Sayı / 2025 Kasım



İçerisinde yaşadığımız zaman dilimine, her ne kadar Bilgi Çağı, Teknoloji Çağı Uzay Çağı, Bilişim Çağı vb. isimlerle bir elbise biçilmeye çalışılsa da insan merkezli, toplum odaklı düşündüğümüz ve değerlendirdiğimiz zaman içerisinde bulunduğumuz çağ tam bir bunalımlar çağıdır.

Maneviyat, daha yüksek bir güce veya amaca bilinçli ve derin bir şekilde bağlanmayı, çeşitli uygulamalar ve inançlar aracılığıyla kişisel gelişimi ve iç huzuru teşvik etmeyi içerir. Bağımlılığın ve ruhsal hastalıkların üstesinden gelmek için, bireyler daha yüksek bir güce teslim olurlarsa (Allah'a iman) ve farkındalık (kadere iman) ve toplum desteği (cemaat halinde yapılan ibadetler) bir nokta-i istinat ve savunma mekanizması oluştururlar.

Geçtiğimiz aylarda İPSOS'un dünya genelinde yaptırdığı araştırmaya göre ülkelerde psikolojik/psikiyatrik rahatsızlığı olanların oranları çıkarılmış. Ve %38 ile dünya ikincisi olmuşuz. ABD %40 ile birinci. Bu, toplum ruh sağlığımız açısında çok düşündürücü bir durum. Kırmızı, yeşil, sarı reçeteli ilaçlar, uyuşturucu madde alkol ve nikotin bağımlılığı, anksiyete, bipolar bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, şizofreni, depresyon, panik atak. bu kelime ve kavramlar son yıllarda tüm dünyanın gündeminde ve en sık kullanılan kavramlar olmaya başladı.

Ruh sağlığı bozukluğu insanımızı yeşil, kırmızı ve sarı reçetelere mahkûm ediyor. İnsanlarımız uyuşturulmaya, paraları ilaç kartellerine akmaya devam ediyor. Madde ve alkol kullanımındaki artış bu durum ile yakın ilişkili. Madde kullanımı da ruhsal/psikolojik bir hastalıktır. Ruhen tatmin olamayan insanın yanlış yollarda bir çözüm arayışı neticesinde bataklığa saplanması ve çırpındıkça daha da batmasıdır.

İçerisinde yaşadığımız zaman dilimine, her ne kadar Bilgi Çağı, Teknoloji Çağı Uzay Çağı, Bilişim Çağı vb. isimlerle bir elbise biçilmeye çalışılsa da insan merkezli, toplum odaklı düşündüğümüz ve değerlendirdiğimiz zaman içerisinde bulunduğumuz çağ tam bir bunalımlar çağıdır.

Psikolojik hastalıkların bu kadar artması ve yaygınlaşması, ahlâkî, kültürel dejenerasyonlar, cinsiyetsizlik, LGBT ve türevlerinin tüm dünyada yaygınlaştırılması için yapılan çalışmalar, dünya üzerinde ekonomik adaletsizlikler, savaşlar, enerji krizleri, çevre sorunları, mülteciler, kayıp çocuklar...vb. günümüz ve öngörülen önümüzdeki yüz yıl için bunalım çağı tanımlamasını isabetli kılmaktadır. Tüm bu göstergeler İnsanlığın nasıl bir ruhsal bunalımla karşı karşıya olduğunun en bariz göstergesidir.

Madde bağımlılığı ile ruhî bunalım ve ruhi/psikolojik hastalıklar arasındaki ilişki döngüsel karşılıklı birbirini besleyen bir ilişkidir. Ergenlik dönemi de kişilik olgusunun tanımlandığı ve madde ile ilk karşılaşmaların sıklıkla meydana geldiği bir dönem olarak değerlendirildiğinde; ergenlik dönemindeki iman/inanç eksikliği, manevi zafiyet, ruhî boşluk ve itmi'nansızlık, dini aidiyet duygusunun yetersizliği gibi durumlar, bu dönemde davranış bozukluğu olarak adlandırılırken kişinin yetişkin kategorisine geçmesi ile beraber kişilik bozukluğu ya da ruhsal problem ve hastalık olarak tanımlanmaktadır. Bu psikolojik bozukluklarının ergenlik dönemindeki yansımaları ve toplum içerisindeki gözlemleri ise umursamazlık, fevrilik, otorite ile çatışma, sosyal uyumda dirençlilik, dürtü kontrol sorunları, dengesiz davranma gibi davranışları içerir. İlerleyen dönemlerde ise bu durum farklı arayışlarla ortaya çıkar ve ruhundaki manevi boşluğu dolduracak doğru adres veya reçeteyi bulamaması durumunda da hayat boşluk kabul etmeyeceği için yanlış yollara sapmaktadır. Bu yollar ya toplum hayatına uyum sağlayamama, aykırılık, çatışma, kavga, fiziki şiddet, cinayet veya terör örgütlerine angaje olmaya kadar giden bir süreç veya "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Antisosyal Kişilik Bozukluğu, Border-Line (Sınır) Kişilik, Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu", depresyon, şizofreni, alkol kullanımı veya madde kullanımı gibi ruhi hastalıklara giden bir süreçtir.

Dolayısıyla ergenlik ve gençlik döneminde doğru adres ve reçete ile tanışmayan yeterli manevi destek almayan her birey potansiyel olarak bu durumla karşı karşıya kalabilme riski ile karşı karşıyadır. Ruh sağlığının bozulması beden sağlığının da bozulmasını beraberinde getiriyor. Maneviyattan uzak, seküler, kapitalist, hedonist bir dünya algısı ve bu doğrultuda yapılan yaygın ve örgün eğitimin toplumumuzu getirdiği sonuç maalesef bu.

Doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine insanlığı, aklî, kalbî, ruhî ve zihinsel bütünlük, iç huzur, manevi dinginlik ve toplumsal adalet açısından değerlendirdiğimiz zaman artık insanlığın yeni bir arayış içerisinde olduğunu ve bir çıkış yolu aradığını ifade edebiliriz. Bu kaosun, keşmekeşin içerisinde İslam Coğrafyası farklı gelgitler ve kültürel savrulmalar yaşamaktadır

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

515. Sayı Kasım 2025