Kazandığımız helal de olsa onu kalbimize değil, cebimize koymalıyız. Kalbe konulan para insanı harcar, cebe konulan parayı ise insan harcar. Parayı harcayanlar ile paranın harcadıkları hiçbir olur mu? Elde ettiği helal mal ile "İnsanoğlu yaratanına dönerse kula benziyor. Yaratanından dönerse pula benziyor."
tek ve en büyük sebebi ahirete inancın zayıflamasıdır. Hesap verme inancının zayıflaması dünyevileşmenin en büyük tetikleyicisidir. Dünyevileşmek, insana, hayata dair her şeye maddi açıdan bakma, ben merkezli algı ve bunu yaşam tarzı hâline getirmedir. Dünyevileşme, kayıp nesillerin serüvenidir.
Allah’ın arzında Müslümanlık, helal ve haram şuuruyla kaimdir. Helal ve haram şuurunun zayi olduğu yerde İslâmî hayattan bahsedilemez. Helale, harama riayet etmek, dindarlığın alâmetidir. Müslüman olup da helal ve haramlara riayet etmekten şikâyetçi olanlar; dindarlar değil, dinidar olanlardır.
Allah ve Rasûlü tarafından tespit buyrulan helal ve haramların ihmal ve ihlal edilmesi, dindarlığın tükenişi, dünyevileşmenin de bir tezahürüdür. Dünyevîleşen kulun, dini dinarı olur. Mahşerin sıcağında kuru pınarı olur. Hesap gününde ise azabı olur. Bu nedenle diyoruz ki; İnsan olarak mağrur olmaman gerek neticede tükenir bu dünyadaki saltanatın. Yolculuk kaçınılmaz, üstünde tahta atın. Bize unutturmuş helal ile harama riayet etmeyi tul-i emel. Oysaki helal ve haram hududu dinde değişmez temel. Yaradan’a teslim olmak gerek dinde olmaz helal haram pazarlığı. Dünyanın diğer adı: Hatıra mezarlığı…
Helalleri kullanmada haddi aşarak, ilâhî ölçülere hürmetsizlik, tuğyankârlıktır. Haram ile helalin sınırlarını yok etmek, mikrop ile şifanın arasındaki duvarı yıkmak gibidir. Keyifleri ve keyfîlikleri merkeze oturtup nefsaniyetleri ilâh edinmektir.
Kazandığımız helal de olsa onu kalbimize değil, cebimize koymalıyız. Kalbe konulan para insanı harcar, cebe konulan parayı ise insan harcar. Parayı harcayanlar ile paranın harcadıkları hiçbir olur mu? Elde ettiği helal mal ile "İnsanoğlu yaratanına dönerse kula benziyor. Yaratanından dönerse pula benziyor."
Dünyevileşme; helal ve haram sınırlarını ihlal etmektir. Açlığa müptela olanlar bir kez sıkıntı çekerler ama açlık korkusu denen belaya müptela olanlar ömür boyu sıkıntı çekerler. İsterse Karun gibi servetlere sahip olsunlar, aç kalma korkusu aç kalmaktan bin defa beterdir. Bu hastalığa yakalanana dünyayı verseniz doyuramazsınız. Aç gözlü olanların karnı doysa da gözü doymaz. Eşya bize hizmet etmeli, biz eşyanın hizmetkârı olmamalıyız. Dünya, Allah’a ulaşmada bir merkeptir. Biz dünyanın merkebi olmayalım. Dünyaya merkep olanlar dünyevileşenlerdir.
Batı’nın kendi problemlerine yönelik olarak tarihsel serüveninde ortaya çıkmış düşünme biçimlerinden birisi de Sekülarizmdır. Sekülarizm; yaşamı sadece bu dünya hayatından ibaret görmek; uhrevî olanı ertelemektir. Yani dünyevileşmektir. Dünyevileşmenin tarihi yeni olmayıp insanlığın tarihi kadar eskidir. Sekülarizm, dünyevîleşmenin bir yönü olduğu halde dünyevîleşme daha geniş bir anlam çerçevesine sahiptir. Sekülarizmi burada, felsefî arka planı ve sosyolojik tezahürleriyle modernizasyon sürecinin profan(lâdini) taleplerine siyasal bir karşılık önerisi olarak görmek mümkündür.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız