Kanserin bedenleri erittiği gibi haramlar da manevi kimlikleri eritir. Haram bir tür kanserdir. İnsanlar gözle görünmeyen mikroplardan, virüslerden korunmaya çalıştıkları gibi haramlardan da korunmalılar, Allah’ın helal kıldıklarına yönelmeliler, yasaklarından kaçınmalılar. Haramı helali tartışmaya açmak haddimizi aşmaktır.
Toplumsal olayları tek sebeple açıklamak mümkün değildir. Ancak yaşanan olumsuzlukların sebep veya sonuçlarından birisi de insanlarda azalan helal haram duyarlılığıdır. İnsan yerken, içerken, diğer insanlarla ilişkilerinde, bireysel ailevi ve toplumsal hayatına kadar her alanda Allah’ın koyduğu helal-haram sınırına uyduğu ölçüde mutlu insan, iyi Müslüman olur.
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu amaçlayan İslam dini, insanlara hayatı boyunca her alanda kılavuzluk etmek ister. İnsanı her türlü kötülük ve yanlıştan koruyarak, huzur içinde yaşamasını sağlamak için bazı davranışları yasaklar, bazılarını ise helal kılar.
İnsan davranışlarına yön veren dört temel güç; hukuk, vicdan, toplum (örf âdet) ve dindir. Hukuk, kanunlarla insanlara yaptırımlar uygular; örneğin zorla emniyet kemeri taktırabilir, suç işleyenleri cezalandırır. Vicdan; insanın doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırmak için doğuştan getirdiği yetenekleri, sağduyusudur. Toplum; örf ve âdetlerine, değer yargılarına göre insanları kınayarak veya överek yaptırım gücünü kullanır. Din ise; Allah'a ve ahirete imanla insan davranışlarına yön verir; helal davranışları sevapla ve cennetle ödüllendireceğini, haram işleyenleri günahla ve cehennemle cezalandıracağını bildirir.
Devlet/kanun bir şeyi yasaklayabilir, ama haram kılamaz; çünkü haram kılma dinin işidir. Haram ve helalleri dinin sahibi olan Allah belirler, o dinin peygamberi de bu konuya açıklık getirir, uygular. Toplumsal uzlaşmayı sağlamak için insanlar gerek iş, gerek gündelik hayatlarında en az hukuk kurallarına dikkat ettikleri kadar,haram helal ölçülerine de riayet etmeliler.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız