Gençlerin sorunları, İslami yapıların sorunlarından bağımsız değildir… Büyükler sorunu çözülmeden gençliğe gidemeyiz… Bir defa gençliği potansiyel problem görmekten vazgeçmeliyiz. Kuşkusuz gençliğin sorunları olabilir ama gençliği başlı başına bir sorun olarak görmek yanlıştır…
Formelleşen eğitimden sadra şifa formüller beklemiyoruz. İslami camialar olarak yeniden özgün gençlik çalışmalarına yönelmek ve yoğunlaşmak zorundayız. Yeni bir şevk için yeni bir söylem, eylem, şiir, slogan, şarkı üretmeliyiz. Gençliğin bize gelmesini beklemeden, bizi bekleyenleri daha fazla bekletmeden yeniden “Bismillah” diyelim.
İslami yapıların varoluş amacı, İslami hayat tarzını öncelemek ve toplumun İslami dönüşümünü hedeflemektir.
Bu ulvi hedefe yürürken toplumsal yozlaşma, çürüme ve çözülmeye direnmek öncelikli bir vecibedir ve farizadır. Islah ve irşat projeleriyle değişimin öznesi olma iddiasını sürdürmek kaçınılmaz bir görevdir.
İslami hareketlerin her hâlükârda bir gençlik çalışması ve özellikle üniversitelerde –geçmişte de- belli bir taban oluşturma çabası oldu ve olacaktır da… 80'li ve 90'lı yıllar bu mücadelenin belki de en hareketli ve bereketli günleriydi…
Zaman zaman fetretler yaşansa da, mücadeledeki süreklilik bilinci, yeni fırsatları beraberinde getiriyordu. 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerinde yaşanan kırılmalar bir şekilde atlatıldı. Yeni sürece geldiğimizde mevcut iktidar günlerinde imkânlarımız arttı, imtihanımız ağırlaştı… Yeni alanlar oluştukça sanki işi oluruna bırakıyoruz veya gençlik çalışmalarını da iktidara ihale etme kolaycılığına gidiyoruz…
Sorumluluklarımız ağırlaştıkça nedense ağırdan alıyoruz veya kenar duruyoruz. Alanı doldurması gereken İslami sivil yapılar, yorgun ve yavaş davranınca sahayı siyasiler tutuyor. Bu defa da “devlet sivillere alan bırakmadı” diye yakınıyoruz…
İktidarın yolcu, bizim hancı olduğumuzu unutuyoruz…
Gecikmişliğimizi gerekçelendirirken, gerçeğimizi göz ardı ediyor, gençliği ve geleceğimizi riske atıyoruz.
Özellikle iktidarla yakınlaşma imtihanının sonuçlarını iyi tahlil etmeliyiz… İktidarın gerisinde ve gölgesinde kalmanın cemaatleri nasıl edilgenleştirdiğini göz ardı edemeyiz… Aslında yapıcı bir muhalif dille siyasete de katkı sağlayabiliriz…
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız