Toplum bozuldu, ahlâkî yozlaşma var, gençlik nereye gidiyor, tarzı serzenişler kişinin bakışını ve eylemlerini öncelikle kendisine götürmüyorsa, orada sorumlu davranış tutumu göremiyoruz. Biz kendimizden, kendi evimizden, kendi çocuğumuzun eğitiminden başlayarak belki birşeylerin değişmesine katkı sunabiliriz ya da çaba gösterebiliriz.
İçinde büyüdüğü çağa doğru değerlerle ayak uydurabilen çocuklar yetiştirebilmek için, önce kendimizi yetiştirmeli ve ebeveynlik becerilerimizi geliştirmeliyiz. Bizler, bir mesleğe sahip olmak için okullara gidiyor, kurslara katılıyoruz. Böylece, o işi yapabilmenin inceliklerini ve bilgisini öğreniyoruz. Ama en kutsî meslek olan anne babalık için, hiçbir eğitime gereksinim duymadan onu çok rahat bir şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz. Üstelik bu mesleğin bize yüklediği manevi bir mesuliyet alanı olduğunu bilmemize rağmen.
İnsan çok yönlü ve gelişmeye açık bir varlıktır. Onun bu geliştirilmeye açık yönü, eğitim kavramının da özünü oluşturuyor. İnsanın eğitim süreci ise, doğduğu aile ortamında başlıyor. Dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren hayatımızın merkezine oturan çocuklarımızın ilk eğitimleri, biz anne babaların kucağında yani aile ocağında şekilleniyor. Herşeyin en iyisine, en güzeline layık gördüğümüz çocuklarımızın güzel ahlakla bezenmiş sağlıklı bir kişilik geliştirmeleri, emaneti hakkıyla yetiştirebilme endişesi taşıyan biz anne babaların en büyük arzusudur. Peki çocuk eğitiminde biz ebeveynlerin yani ailenin etkisi nedir?
Tarihte ve günümüzde bütün milletler, geleceklerini garanti altına alma adına hep iyi insan yetiştirme modellerini aramışlar ve bu konuyu da ülke kalkınmasında ön planda tutmuşlardır. Çünkü, iyi yetiştirilmiş bir insanın bazen bir ülkenin kaderini değiştirebileceğine tarih sayfaları şahit olmuştur. Bizler belki içinde bulunduğumuz ortamlarda tutum ve davranış olarak birtakım olumsuz örneklere şahit olup kendimizce dertleniyoruz. Fakat; derdini taşıdığımız veya şikayetlendiğimiz konu ile ilgili, ben ne yapabilirim, sorusu üzerine enerji harcamıyorsak şikayete ayrılan herbir dakikayı ben israf olarak görüyorum. Toplum bozuldu, ahlâkî yozlaşma var, gençlik nereye gidiyor, tarzı serzenişler kişinin bakışını ve eylemlerini öncelikle kendisine götürmüyorsa, orada sorumlu davranış tutumu göremiyoruz. Biz kendimizden, kendi evimizden, kendi çocuğumuzun eğitiminden başlayarak belki birşeylerin değişmesine katkı sunabiliriz ya da çaba gösterebiliriz.
Çocuk yetiştirme bir sanatsa, bize emanet olarak verilen varlıkların yaratılışındaki mükemmelliğe uygun yetiştirilmeleri, bu sanatı en güzel şekilde icra etmek olacaktır.Bu sanatı icra eden baş aktörlerse, anne babalardır. Bu bir taraftan kişiyi onurlandırsa da, diğer taraftan biz anne babaların omuzlarına emanet edilenin değeri oranınca sorumluluk yükleyecektir
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız