Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Besairu'l Kur'an

Ali Küçük

Ne Kadarda Az Düşünüyorsunuz ?

  • 07 Ocak 2022
  • 619 Görüntülenme
  • 469. Sayı / 2022 Ocak



Ölü iken Allah’ın kalbini dirilttiği, kör iken gözlerini açtığı, hidayetle tanıştırdığı insanla, karanlıkta kalan insan hiç bir olur mu? Bir adam düşünün ki kör. Ama bu körlük onun gözlerinin işlevini yitirmesi anlamında bir körlük değildir. Gözleri görürken kördür bunlar. Kişi eğer vahiyle, Kur’an’la beraber değilse, Kur’an’dan, peygamberden ve onun ashabından örnek alacak kadar onlara yakın değilse, Rasülullahın ve ashabının tatbikatından haberdar değilse, o insan kördür.

 

 

“Körle, gören, inanıp salih ameller işleyenlerle kötülük yapan bir değildir. Ne kadar da az düşünüyorsunuz?” (Mümin, 40/58)

Görenle kör bir olmaz. Bilenle bilmeyen bir olmaz. İlim sahibiyle, basiret sahibiyle cahil ve kör asla bir olmaz. İlmi olup da bu ilimle amel eden kişiyle, ilmi olup da bu ilmiyle amele koşmayan kişi de bir olmaz. Rabbi karşısında kendi haddini, kendi konumunu bilenle bunu bilmeyen cahil asla bir olmaz.

Vahye tabi olan kişi görendir, vahiyle irtibatı kesik olan da kördür. Vahyi tanımayan, vahye tabi olmayan kâfirler de kör değillerdir, aslında görmektedirler ama gerekeni görmemektedirler. Meselâ birisi arabadan anlayan, ama ötekisi arabadan hiç anlamayan iki adam arabanın kaputunu açıyorlar. İki göz var o anda bakan, ama birisi saatlerce baksa hiçbir şey anlayamıyor, öbürü bir bakışta görüyor ki akünün kutup başlığı çıkmış.

Bir olayı iki ayrı kişi görüyor, ama birisi ayrı görüyor, ötekisi ayrı görüyor. Meselâ açık bir kadın gören iki gözden birisi, ona yiyecek gibi bakarken, ondan zevk almaya çalışırken, ötekisi üzüntüsünden, hayâsından mahvolmaktadır.

“Aman Allah’ım, bunun ne işi var bu kıyafetle bu sokakta?” diye üzülmektedir. Birisi vahiyden habersiz olması sebebiyle o işin günah olduğunu bilmediği için çok farklı hareket ediyor, öbürü böyle bir günah karşısında farklı davranıyor. İki kulak, biri mümin kulağı, öbürüyse kâfir kulağı. Birine paradan, puldan, içkiden, kumardan, kadından, kızdan bahsedilince girer ama dinden imandan bahsedilince kesinlikle girmez. Veya meselâ birinin yanında Allah’a hakaret edilir hiç rahatsız olmaz, ama böyle bir durumda berikisi kendini yiyecek noktaya gelecektir.

Ölü iken Allah’ın kalbini dirilttiği, kör iken gözlerini açtığı, hidayetle tanıştırdığı insanla, karanlıkta kalan insan hiç bir olur mu? Bir adam düşünün ki kör. Ama bu körlük onun gözlerinin işlevini yitirmesi anlamında bir körlük değildir. Gözleri görürken kördür bunlar. Kişi eğer vahiyle, Kur’an’la beraber değilse, Kur’an’dan, peygamberden ve onun ashabından örnek alacak kadar onlara yakın değilse, Rasülullahın ve ashabının tatbikatından haberdar değilse, o insan kördür. Böyle karanlıkta el yordamıyla düşe kalka yürüyen bir adamla, Allah’ın kendisine bir nur verdiği ve onunla yürüyen insan bir olur mu? İşte iki insan tipi duruyor karşımızda. Biri nur, basiret, yani Kur’an sahibi, hadiseler karşısında ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini bilen bir insan, öbürü de zulmette kalmış bir insan.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

469. Sayı Ocak 2022