اَلْوَكِيلُ
El-Vekîl; Her şeyi düzenleyen ve idare eden, yarattıklarının bütün ihtiyaçlarını görüp gözeten, ihtiyaçlarını karşılayan, işlerini kendisine bırakanların işlerini düzeltip, yürüten, kendisine sonsuz bir şekilde güvenilip, dayanılan, her hususta yegâne vekil, tek koruyucu ve otorite olan, kullarının her durumunu murakabe eden ve onlara şâhitlik edendir.
Öncelikli olarak üzerimize düşen bütün görevleri layıkıyla yerine getirmeye çalışalım, sonunda ise işlerimizin sonucunu Allah’a havale edelim. O’na güvenip dayanalım. Çünkü Allah, kendi yapabileceğini güzel bir şekilde yapmaya çalışan kullarına Vekîl olur.
EL-VEKÎL: “Bir işi birine havale etmek, teslim etmek ve güvenmek anlamındaki “v-k-l” kökünden türeyen “vekîl”; temsilci, koruyucu, denetleyici, bekçi ve birinin işini üzerine alan”, (Esma-i Hüsna, Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ, s.314) “yeterli olan, kâfi gelen ve şâhit olan anlamlarına gelmektedir.”( Esma-i Hüsnâ, Yard. Doç. Dr. Ramazan SÖNMEZ, s.341)
“Vekîl, vekâlet verenin ihtiyaç duyduğu bütün şeyleri adına yapmaya izin verdiği (yetkili kıldığı) kimsedir. Kişinin vekil tayin etmesi, kendi işini yapması için başkasına yetki vermesi ya vekâlet verenin acizliğinden veya rahatlığındandır. “Filânı vekil tayin ettim” dediğinizde bunun anlamı, o kişiyi kendi yerime koydum demektir. Bu ifade, vekâlet verenin acizliğini göstermez. Ancak “Filâna vekâlet verdim” dediğinizde bu ifade, vekâlet verilene tam bir teslimiyeti ve nasıl bir sonuca ulaşacağınızı bilmemenizi gösterir. Özetle vekâlet, bütün varlıkların ihtiyaç duyduğu mahsus (hissedilen) ve makul (akılla anlaşılan) bütün işleri gerçek ve bağımsız tek vekîl olan Allah’a havale etmektir. İnsanı ilgilendiren bütün işlerde Allah’a güvenip dayanmak, O’na sığınmak ve yalnız O’ndan yardım dilemektir.”(El-Esnâ fî Şerhi Esmâi’l-llâhi’l-Husnâ, Kurtubî, c.1, s.504-506 / Esmaü’l-Hüsnâ, Heyet, s.360)
El-Vekîl; “Müvekkilinin aczinden dolayı başkası için tasarrufta bulunmak, başkasına güvenmek ve onu yerine vekil kabul etmek anlamlarına gelir.”( El-Müfredat, Ragıb el-Isfehânî, s.834 / Esmâü’l-Hüsnâ, Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ, s.243)
El-Vekîl; “Koruyucu (Hafîz), güvenilen (Emîn), yardım eden (Mu’în), görüp gözeten (Şehîd, Ragıîb), yaratıklarının rızkına kefil olan, işler kendisine havale edilen (Müvekkil), her şeyin mâliki ve yöneticisi olan demektir.”( Hazîn, Nesefî, c.2, s.457 - Esma-i Hüsna, Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ, s.314)
El-Vekîl; Her şeyi düzenleyen ve idare eden.
El-Vekîl; Yarattıklarının bütün ihtiyaçlarını görüp gözeten, ihtiyaçlarını karşılayan.
El-Vekîl; İşlerini kendisine bırakanların işlerini düzeltip, yürüten.
El-Vekîl; Kendisine sonsuz bir şekilde güvenilip, dayanılan.
El-Vekîl; Her hususta yegâne vekil, tek koruyucu ve otorite olan.
El-Vekîl; Kullarının her durumunu murakabe eden ve onlara şâhitlik edendir.
İmam Gazâlî (ra) el-Vekîl ism-i şerifi hakkında der ki: “Mutlak Vekîl, bütün işler kendisine havale edilen zattır. O, kendisine havale edilen bütün işlerin hakkıyla ifasına kâfidir. Bu da ancak ve yalnız şânı yüce olan Allah’tır.” (İlâhî Ahlâk Esmâül Hüsnâ, İmam Gazâlî, s.269)
El-Halimî (ra) de der ki: “Vekîl, varlıkların kendisine ait olduğunu, emir verme yetkisinin yalnız kendisinde bulunduğunu, kendisinden başka hiç kimsenin bir şeye mâlik olmadığını bilerek her işin kendisine havale edildiği yüce varlıktır.” (Esmaü’l-Hüsnâ, Heyet, s.360)
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız