Sayı : 504   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Yaşama(ya) Dair

Kadir Demirlenk

İbadetlerin Esası "Tezekkür ve Tefekkür"

  • 07 Ocak 2022
  • 653 Görüntülenme
  • 469. Sayı / 2022 Ocak



Kullukta ve özelde ibadetlerde bulunması gerekenler; ihlâs, samimiyet ve ihsan içerisinde olmaktır. Bunları sağlayan en önemli hasletlerde “tezekkür ve tefekkür” dür. Bu iki kavram, Kur’an’da çokça zikredilen ve bizlerin de her daim kendileriyle hemhal olmamız istenen şuurluluk halidir. Tezekkür ve tefekkürün mahalli akıl ve kalptir. Aklın ve kalbin yaratılışına uygun olarak işlevini yerine getirmeleri; tezekkür, tefekkür, tedebbür, tefegguh, teakkul olarak ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı tezekkür ve tefekkür aklın ibadeti olarak da görülmüştür.

 

 

“Tezekkür ve tefekkür” Kulluk ve ibadetin özüdür, aynı zamanda ibadetlerin olmazsa olmaz unsurlarıdır. Rabbimiz katında ibadetlerin değerini belirleyen, Mahşer günü amellerin ölçüleceği ve değerlendirmeye tabi tutulacağı kıstaslardandır. Onun için ibadetler öncesinde ve ibadetler esnasında dikkat edilecek amellerin başında gelir.

 

 

“Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Ra’d, 13/28)

Kullukta ve ibadetlerde bulunması gereken en önemli esaslar; niyet, ihlâs ve samimiyettir. Diğer bir ifade ile kulluk ve ibadetleri ihsan şuuru ile yapmaktır. Bu Rabbimizin kullarından isteğidir.

“(Rasûlüm!) Şüphesiz ki Kitab'ı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah'a has kılarak kulluk et.” (Zümer, 39/2) “De ki: Bana, dini Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk etmem emir olundu.” (Zümer, 39/11) Hz. Peygamber (sav) de “İhsan nedir?” sorusuna şöyle cevap vermiştir: “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir. Sen O’nu görmüyor olsan da O seni görmektedir…” (Buhari, “İman”,37)

O halde, kullukta ve özelde ibadetlerde bulunması gerekenler; ihlâs, samimiyet ve ihsan içerisinde olmaktır. Bunları sağlayan en önemli hasletlerde “tezekkür ve tefekkür” dür. Bu iki kavram, Kur’an’da çokça zikredilen ve bizlerin de her daim kendileriyle hemhal olmamız istenen şuurluluk halidir. Tezekkür ve tefekkürün mahalli akıl ve kalptir. Aklın ve kalbin yaratılışına uygun olarak işlevini yerine getirmeleri; tezekkür, tefekkür, tedebbür, tefegguh, teakkul olarak ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı tezekkür ve tefekkür aklın ibadeti olarak da görülmüştür.

Aklın ibadeti olarak ta kabul edilen “tezekkür ve tefekkür” başlı başına müstakil bir ibadet şeklidir. Kalbin ve aklın diri ve uyanık olma halidir. Rabbimize yakın olma vesilesidir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Rabbini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin misali, diri ile ölünün misali gibidir.” (Buhârî, “Deavât”, 66) Önemine binaen Rabbimiz, zikrin çokça yapılmasını, zikirden yüz çevrilmemesi gerektiğini, mal ve evlatların kişileri zikirden alıkoymaması gibi hususlarda da uyarılar yapmaktadır. “Ey iman edenler! Mallarınız da çocuklarınız da sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Bunu yapanlar mutlaka hüsrana uğramışlardır.” (Münafikun, 63/9)

Özellikle kevni ayetlerin düşünülüp, tefekkür edilmesi; Rabbimizin yüceliğini ve büyüklüğünü, kâinattaki varlığa ikram, inam ve ihsanını, rahmet ve tecellilerini göstermesi açısından çok önemlidir. İnsanın yaratılışındaki mükemmeliyeti, acziyetini ve zayıflığını anlaması, yaşantısını ve durumunu düşünmesi, yüce yaratıcıya kul olmasını idrak etmesi anlamında da ayrı bir önem taşımaktadır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

469. Sayı Ocak 2022