İslam’ı temsiliyet için önce ciddiyet lazım… Nitelik ve derinlik aranır… Zaten kafa karışıklığı, zihin bulanıklığı içinde bocalayan kişilerin sunabilecekleri bir değer, savunabilecekleri bir iddiaları da kalmamıştır… İç dünyası cıvık olanın dış dünyası da silik ve sinik olacaktır… İçte ihsan ve ihlâs olacak ki, dışta da itkan ve etkin olunsun…
İlkeli, tutarlı, dengeli, ölçülü olmaları gereken insanlarımız kaygan ve kaypak bir zeminde seyrediyorlar… Laubali haller düşünce dünyamıza, davranış biçimimize, durum ve duruşumuza sirayet ediyor… Sirayet etmekle kalmıyor, ciddi savrulmalara neden oluyor…
Modern zamanlarda Müslümanların maruz kaldığı en ciddi kriz, dinde laubaliliktir dersek sanıyorum abartı yapmış olmayız… Doğrunun, değerin, kutsalın göreceleştirildiği bir zaman diliminde İslami hassasiyetler zedeleniyor, Müslüman şahsiyetler yıpranıyor…
İslam, Allah ve Rasülü’ne mutlak teslimiyet iken şimdilerde yerini pazarlıkçı ve parçacı teslimiyetlere terk etti… Koşullar, kurallar, kanunlar gerekçe gösterilerek İslam’ın kimi emir ve nehiyleri karşısında gevşek, tembel, laubali davranmak normalleşmeye başladı… Teklif tehire uğradı… Kulluk tatile girdi…
İslam’ın şiarlarını korumada olması gereken itina ve ihtimam zayıfladı… Vahye şahitliği sürdürecek dikkat ve rikkat eriyor…
Evet, İslam’ın bize kazandırdığı ciddiyet, sadakat, samimiyet, onur ve erdemden ne kadarını koruyabildik? İslam’ın sınırlarını korumadaki samimiyet çizgisini sürdürmedeki kararlılığımız nedir?
Daha da beteri, dinde laubaliliğin bir karaktere dönüşmesi ve toplumsallaşmasıdır… Laubalilik teşvik görüyor, malayanilik prim yapıyor…
Bu durum sadece bu çağa münhasır bir illet değil, insanlık tarihi boyunca laubali karakterlerin gayrı ciddi tavır ve tutumlarına tanıklık etmekteyiz… Kur’an-ı Kerim ekseriyetle bu hastalıklı ruh hallerine dikkatimizi çekmektedir…
İsrailoğullarının en bariz özelliği, Allah’ın hükümleri karşısında takındıkları laubali tavır değil midir?
Bakara suresine isim olan, bir inek boğazlama emrini nasıl karşıladılar? Allah’ın teklifini savsaklama sefaletini ısrarla sürdürme yoluna gitmediler mi?
Yine cumartesi yasağını isteyen de çiğneyen de İsrailoğulları değil miydi? Cumartesici güruhun bu şenaatı Allah’ın gazabına öyle muncer oluyor ki; sonuç onlar için maymunlaşmak ve domuzlaşmak dışında bir şey değildi…
Yahudilerin yaptığı salt bir haram fiilin işlenmesi değil, Allah’ın ayetleri karşısında takındıkları gayrı ciddi, şımarık tutumlardır… Bu tutum lanetle neticeleniyor… Lanete giden yol, dinde laubalilikle başlıyor…
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız