İslam, insanda özün ve sözün güzelleşmesini, arınmasını, tutum ve davranışların böylece hayra ve iyiliğe açık ve yatkın hale gelmesini ister. Aslında taatin, ibadetlerin genel amacı da budur. Böylece iyi ve hayırlı insan ortaya çıkacak, Hakk’ın rızasını arayan bireylerden oluşan bir toplumun oluşmasının yolu açılacaktır.
Zamanın ve mekânın ötesini seyreden Efendimiz (sav), hayırlı sözün vücut bulduğu gibi hayırsız, olumsuz, çirkin, kötü sözün de vücut bulacağını görerek “sus” demiştir. O yüzden hayırsız bir söz söylemektense susmak gerekir. Susmak sünnetini işlemek gerekir. Rasul-i Ekrem’in sünnetlerinden susmak, belki de bugün üzerinde en çok durmamız gerekenlerdendir.
Ebû Şüreyh el-Huzâ`î (ra)’den rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz(sav) şöyle buyurdu:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayırlı söz söylesin ya da sussun!” (Müslim, “Îmân”)
Tam metni hadis kaynaklarında ve geleneksel dini metinlerde yukarıdaki girişte aktarıldığı şekliyle yer bulan hadis-i şerifin, biz daha çok son kısmını bilir ve gündelik hayatımızda bu hadis-i şerifi “Ya hayır söyle ya sus!” (Müslim, “Îmân”) şeklinde dillendiririz.
“Hızlı bir şekilde ve gizlice söylemek, işaret etmek, ilham etmek” anlamındaki vahiyle başlayan İslam, insanlığın son büyük Peygamberi, Efendimiz (sav)’in sözleri ve sözlerinin aynası davranışlarıyla kısa zamanda insanların gönlünü fethetmiştir. Rasul-i Ekrem’in risaleti öncelikle onun sözünde aşikârdır. Gerçi O, risaletinden önce de güzel öz, güzel söz, güzel yüz sahibi bir zat idi ve bu güzelliğiyle güzel sözün, vahyin muhatabı oldu. Güzele, güzelin yakıştığını insanlık en çok onda seyreder ve anlar bu yüzden. İslam, insanda özün ve sözün güzelleşmesini, arınmasını, tutum ve davranışların böylece hayra ve iyiliğe açık ve yatkın hale gelmesini ister. Aslında taatin, ibadetlerin genel amacı da budur. Böylece iyi ve hayırlı insan ortaya çıkacak, Hakk’ın rızasını arayan bireylerden oluşan bir toplumun oluşmasının yolu açılacaktır. Elbette bu, ahiret yurdunu ve ahiret yurdunda ebedi saadeti hedefleyen İslam’ın, insanla dünyada iken başarmak istediği amaçlardan biridir. Yoksa ölenlerin ardından hayırlı konuşmak, ölenleri iyilikleri ile anmak da İslam’da kıymet verilen bir husustur.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız