Sayı : 504   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Değerli Okuyucularımız

  • 31 Aralık 2022
  • 383 Görüntülenme
  • 481. Sayı / 2023 Ocak

İnsanlar ömürleri süresince mutlu ve sıkıntılı günler geçirirler. Bunlar hep birer imtihandır. Sıkıntılı günlerdeki imtihan ile rahatlık dönemindeki imtihanı karşılaştırırsak, rahatlıktaki imtihan daha zordur. Günümüz Müslümanlarının gafil olduğu en zor imtihan, rahatlık içindekilerin imtihanıdır. Ancak imtihanı başka yerlerde arayanların, içinde bulundukları imtihandan yüz akı ile çıkmaları zordur.

Çeşitli imtihanlara tabi tutulan ve hepsinden de başarı ile çıkan ilk Müslümanlar: Muhacir ve Ensar’dır. Bunlar İslam toplumunun ayakta kalmasına vesile olan direklerdir.

“İslâm’ı ilk önce kabul eden Muhacirler ve Ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya Allah onlardan razı olmuş onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.” (Tövbe, 9/100)

Bu ayette dikkatimizi çeken husus; birbirlerinden razı olan Allah (cc) ve Allah’ın kullarıdır. Razı olma sebebi şudur: Muhacir, Ensar ve onlara tabi olanlar, Allah’a itaat edip Peygamberin davetine uydukları için Allah onlardan razı olmuştur. İman ve Rasûlullah’a itaate karşılık onlara cennet ikram ettiği için onlar da Allah’tan razı oldular.

Yüce Mevlâ, insanoğlunu müspet ve menfi duygular üretecek mekanizmalarla beraber yaratmıştır. Vahyin ışıklarıyla aydınlanan akıl ve fıtratı bozulmamış irade mekanizmasını devreye koyarak ürettiği duygular, insanı olumlu yönde davranış sergilemeye yöneltecektir. Nefsinin, insan ve cin şeytanlarının tetiklemesiyle ürettiği duygular da olumsuz/zararlı davranışlar sergilemeye yöneltecektir. İşte insan; iyi ile kötünün, hayırla şerrin, olumluyla olumsuzun, faydalı ile zararlının, sevgi ile korkunun çarpıştığı savaş alanıdır. Bu savaştan, dünya ve ahirette kazançlı çıkmanın tek şartı vardır o da: Müspet davranışlar sergileten mekanizmaların, menfi davranışlar üreten mekanizmalara galip gelmesidir. Başka bir ifade ile selim aklın ve iradenin, nefis ve şeytan çetesine yenik düşmemesidir.

Allah’ın yaratmış olduğu en güzel varlık olan insan, yeryüzüne halife olarak gönderilmiş. Ama ya gazaba uğrayanlardan olmuş veyahut sapıtanların içinde yer almış. Gerçek kimliğini öğrenmek için insanı yakinen tanımamız gerekir. İnsan nedir dersek? İnsan: “Üns” ve “Nesy” kelimelerinden meydana gelmiş bir isimdir. Üns: Yakınlık, alışkanlık, ahbaplık, arkadaşlık, dostluk gibi manalara gelir. Bu yönüyle insan, kendini yaratan Rabbine karşı ünsiyet halinde olduğu gibi, başkaları ile de yakınlık, ahbaplık, arkadaşlık kurar. Nesy: Unutan manasınadır, insan aynı zamanda unutma özelliği de olan bir varlıktır. Bu sözcüklerin bir araya gelmesiyle insan kelimesi ortaya çıkar.

Ayrıca insan yaratılışı yönüyle iki kısımdan meydana gelmiştir: 1-Beşeri yönü, 2-Âdemlik yönü.
Beşer olarak İnsan: İnsanın dış görünüşünü anlatan bir sözcüktür. İnsan gözle görüldüğü için beşer olarak tarif edilir. Cinlere gözle görülemediği için cin ismi verilmiştir. Hayvanı, ağacı, eşyayı tanırken dış özellikleriyle tanırız. İnsanı da şekline bakarak diğer varlıklardan ayırırız. İşte, insanın farklı olan bu yönüne beşer denilmiştir. Beşeri yönü, topraktan yaratılmıştır. Ve insan beşeriyet yönüyle, aynı zamanda dünyalık yönünü ortaya koymuştur. Âdem olarak insan: Allah’ın yarattığı insana beşerlik yönünün yanında âdemlik yönünü de koymasıdır. İnsan hem beşer, hem âdemdir. Beşerlik yönü topraktan, âdemlik yönü ise Allah’ın üfürdüğü ruhtandır.

Dünya bir imtihan yeri olduğu için insanın beşer yönü ile âdemlik yönü birbiriyle çatışma halindedir. Bu çatışmada bir yönü galip gelir. Beşerlik yönüne ağırlık verenler, âdemlik yönüne galip gelirler: Ancak bu galibiyet onları hayvanlardan daha aşağıya düşürür. Âdemlik yönüne ağırlık verenler, meleklerden üstün olurlar. Müslüman, âdemlik yönüne ağırlık vererek imtihanı kazanmaya çalışır.

 

 

Kıymetli okurlarımız, bu sayımızda sizlerin huzuruna Allah’ın insana lütfettiği, Kur’an’ın gündemimize getirdiği, insanın hayatına yön veren ve insandaki en baskın duygulardan olan “Sevgi ve Korku Duygularımız” dosyasıyla çıkıyoruz.

Değerli yazarlarımıza, makaleleri ile elinizde ve gönlünüzde olmamıza vesile oldukları için en kalbi teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Siz vefalı ve fedakâr okurlarımızı, sevgi ve korku duygularımızı terbiye etmemize, kulluğumuza ve bütün hayatımıza terbiye etmiş olduğumuz sevgi ve korku duygularımız ile doğru bir şekilde yön vermemize vesile olması niyet ve duasıyla dergimizi baştan sona okumaya davet ediyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

481. Sayı Ocak 2023