Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Umran

Mehmet Toker

Merhamet Medeniyeti Ekseninde Bir Şehir İhya Etmek

  • 31 Mart 2023
  • 1080 Görüntülenme
  • 484. Sayı / 2023 Nİsan



İslam medeniyetinde iman, ihlas ve ihsan temelinde gelişen ve hemen hemen her alanda kendini gösteren en önemli şiar merhamettir. Merhamet, İslam medeniyeti üzerinde öylesine güçlü bir tezahürle kendini gösterir ki; hem kültürel unsurlara hem de medeniyet unsurlarına çok güçlü bir şekilde nüfuz etmiştir. Bu etki rahatlıkla hissedilir.

 

 

Şehir-mabed ilişkisi insanoğlunun yeryüzünde toplum oluşturduğu ilk insanlardan bu tarafa devam eden bir gerçekliktir ki; tarihin bütün dönemlerinde ister Allah'a, ister kendi uydurmuş oldukları herhangi bir tanrıya tapıyor olsun, insanlar şehrin en merkezi noktasına, ulaşımı en kolay noktasına ya da şehrin en hâkim noktasına bir mabed inşa etmişler.

 

 

Kültür, hayatın manevî yönünü, soyut/metafiziki tarafını ifade ederken, medeniyet maddî cephesi, somut/fiziki eserleriyle alâkalıdır. Meselâ örf-adet, edebiyat, sanat, musiki, ahlâk normları ve dünya görüşü birer kültür unsuru iken; buna karşılık mimari, giyim kuşam, gastronomi, üretim sistemi, teknoloji vs. medeniyet unsurudur. Ancak bu iki mefhum birbirinden kopuk, tamamen birbirinden bağımsız da değildir. Her ikisi de birbirini etkiler. Beden ile ruh gibi. Ağaç ile özsuyu gibidir. Kültürdeki bir değişim veya gelişim (meselâ ilmî ve felsefî düşüncedeki gelişme) medeniyeti değiştirip geliştirebileceği gibi, savaşlar, afetler, üretim, sanayii ve teknolojideki gelişme ve değişmeler dekültürü dönüştürüp değiştirebilir. Ancak kültürel hayattaki bir değişme ve gelişmenin medeniyet unsuru olarak hayata tatbiki, ancak maddî dünyada bir karşılığının bulunması ile mümkündür. Kültürler, dayandıkları dini ya da felsefi inanç ve düşüncelerin ürünleridir. Medeniyetler ise ait olduğu kültürden beslenmekle beraber coğrafyadan, iklimden, çevre kültür ve medeniyetlerden de etkilenebilir. Günümüz dünyasında hâkimkültürler içinde, vahye dayanan tek kültür İslam Kültürüdür. Dolayısıyla İslam Kültürünün doğurup beslediği İslam Medeniyeti ise vahye dayalı tek medeniyettir. İslam Medeniyetinin tüm eserlerinde vahye(Kur’an-ı Kerim ve Sünnete) bir atıf vardır. Bu iki temel kaynağın izdüşümü her alanda tezahür eder.

Batı medeniyetinde; müzikten mimariye, edebiyattan dine, sosyal yapıdan siyasete kadar pozitivizm, sekülerizm ve hedonizmin etkileri görülür. Çin medeniyetinde ihtişam, korku ve güç tutkusunun etkisi vardır. Oysa İslam medeniyeti ihlas ve ihsan temellidir. İnsanın imani ve ahlâkî durumu toplumu şekillendirir. Batının aksine toplumsal düzeni sağlayan temel dinamik ihlas (sadece Allah rızasını kazanma) düşüncesidir. İşte bu sebepledir ki İslam medeniyeti ihsan temeli üzerine inşa edilmiş bir merhamet medeniyetidir denilebilir.

İslam medeniyetinde iman, ihlas ve ihsan temelinde gelişen ve hemen hemen her alanda kendini gösteren en önemli şiar merhamettir. Merhamet, İslam medeniyeti üzerinde öylesine güçlü bir tezahürle kendini gösterir ki;hem kültürel unsurlara hem de medeniyet unsurlarına çok güçlü bir şekilde nüfuz etmiştir. Bu etki rahatlıkla hissedilir.

İslam medeniyeti, 1400 yıldır kendi inanç ve insan anlayışı ekseninde, kendi kültürel kodları ile Müslümanların yaşadığı coğrafyayı şekillendirmeye devam ediyor. İnsanlık yeryüzünü şekillendirirken sahip olmuş olduğu inanç doğrultusunda, kültür ve medeniyet unsurları ile esasen kendisini ve geleceğini şekillendiriyor. Medeniyetin en bariz unsuru, eseri olan mimari ve şehirleşmeait olduğu kültürün izlerini taşır. Şehri şekillendiren, inşa eden ve geleceğe taşıyan da ait olduğu kültürle kurduğu irtibatı sağlıklı bir şekilde yaşaması ve yaşatması ile temin ve tesis edilebilir.

Kur'an-ı Kerim'de Enam suresi 92. Ayeti Kerimede ve Şûra suresi 7. Ayet-i Kerimede insanlığın en eski yerleşim merkezlerinden birisi olan Mekke için, "Ümm-ül Kura" ifadesini kullanır. Ne demek "Ümm-ülKurâ"? Şehirlerin anası. Kura, "Karye" köy manasında kullanılan bir terimden türemiş bir kavram. Neden o günün ölçeğinde bile bir köy büyüklüğünde olan Mekke'ye "Ümm-ülKurâ" şehirlerin anası deniliyor? Çünkü Mekke'nin merkezinde yeryüzünde Allah'a ibadet için inşa edilmiş olan ilk mabed "Kâbe" var. Tevhid inancından neş’et eden vahdet kültürünün medeniyet unsuru olan bir yapı, bir ibadethane var. Bir anlamda Mekke, şehir ile mabedin, mabet merkezli şehrin, yeryüzündeki ilk örneği.

Yine Kur’an-ı Kerim’de dikkatimizi çeken, kültür-medeniyet ve şehir bağlantısının kurulmasını tahkiye eden bir anlatım söz konusu. Yasin suresinde: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلاً اَصْحَابَ الْقَرْيَةِۘاِذْ جَٓاءَهَا الْمُرْسَلُونَۚ“(Ey Muhammed!) Onlara, o köy halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti…”(Yasin, 36/13)“Karye (köy)”diye bahsedilen yerleşim yeri, altı ayet sonra 20. Ayeti kerimede: وَجَٓاءَ مِنْ اَقْصَا الْمَدٖينَةِ رَجُلٌ يَسْعٰى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلٖينَۙ “Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Bu elçilere uyun.” (Yasin, 36/20) “Medine (şehir)” diye bahsedilmesi köy denilen beldenin şehir olarak zikredilmesi, “Acaba bu süre içerisinde köy büyüyüp, şehir mi oldu?” sorusundan daha ziyade, “Nasıl bir değişiklik oldu da aynı yerleşim yerinden şehir olarak bahsedilmektedir?” sorusunu akla getirmelidir. Bu sorunun cevabı 14. ayeti kerimededir. اِذْ اَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُٓوا اِنَّٓا اِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ“Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar: Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz, dediler.(Yasin, 36/14)Zira o beldeye, o yerleşim yerine peş peşe üç tane peygamber gelmiş, belde insanlarını Allah'a kulluğa, medeniyete, egoizmden, bencillikten, gururdan, kibirden sıyrılarak kul olduğunun farkına varmaya davet etmişlerdir. Peygamberler, o beldeye medeniyet getirmişlerdir. Diğer bir ifadeyle, ilahi vahye dayanmayan, kaynağını dinden almayan kültür unsurları medenî değildir. Medine yani şehir, medeniyetin olduğu bir yerleşim yeridir. Öyleyse her yerleşim yeri şehir değildir.

Şehir kelimesi “dinî işlere bakan bir müftüsü ve adaleti tesis eden bir kadısı olan yer” olarak tarif edilmektedir. Şehir, sosyal hayatın her yönünü kapsayan çeşitli faaliyetlerin görüldüğü, ekonomik ve kültürel birikimin yoğunlaştığı önemli yerleşim birimi olup fiziksel ve sosyal çevre ile toplumsal hayatın merkezini teşkil eder. Mekke’de doğan İslâm dini ve Medine’de şekillenen İslam kültürü medenî hayatı teşvik etmektedir. Çünkü Allah Rasûlü kültürün bütün yönleriyle yaşatıldığı, medeniyetin tüm unsurlarının hâkim olduğu bir şehir devleti tesis etmiştir. Mekke’nin merkezinde Kâbe olduğu gibi Medine’nin merkezine de Mescidi Nebevi yerleştirilmiştir. Bu yönüyle İslam şehirlerinin merkezini, İslam öncesi uygarlıklarda da olduğu gibi mabed oluşturmuştur.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

484. Sayı Nİsan 2023