Sayı : 504   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Siyer'i Nebi

Muhammed Emin Yıldırım

İsrailoğulları Neden Lanetlendi?

  • 01 Ocak 2024
  • 424 Görüntülenme
  • 493. Sayı / 2024 Ocak



İsrâiloğulları’nın kendilerine en büyük kötülükleri ne oldu? Lanetlendiler… Seçilmiş, övülmüş, ikram ve nimetlere gark olmuş bir topluluk iken, lanete uğrayan bir topluluk oldu. Ne demek lanet? Sözlükte “kovmak, uzaklaştırmak, iyilik ve faydadan mahrum bırakmak” anlamındaki la’n kökünden türemiş bir isim olup dinî bir terim olarak “Allah’ın bağış ve merhametinden uzak bırakılmayı ifade eder.” Aynı kökten türeyen mel‘ûn ve laîn kelimeleri “kovulmuş” manasına gelir.

 

 

Lanetlenmiş bir kavmin ve zihniyetin, insanlığı nasıl kana boyadığının ve bir soykırım yapmasının şahitleri olduğumuz bir zeminde bu yazımızı yazmaya devam ediyoruz…

Sözün bittiği ve sözün itibarını kaybettiği bir zaman dilimi yaşıyoruz…

“Allah’ım! Bizi bir an önce bu zilletten kurtar ve bizi oradaki ateşin sönmesi için su vesilesi kılsın! Nusretini ve zaferini bizim ellerimiz ile o topraklara ulaştır!”

Kur’an’ımız kaç yerde İsrâiloğulları’nın seçildiğini, o gün yaşayan insanlara üstün kılındığını, çok önemli nimet ve ikramlara muhatap kılındığını 5 ayette söyledi.

Mesela; Bakara suresinde buyurdu ki Rabbimiz:

“Ey İsrâiloğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.” (Bakara, 2/47, 122)

A’râf suresinde dedi ki:

(Mûsâ) Dedi ki: Allah sizi âlemlere üstün kılmışken ben size Allah’tan başka bir ilah mı arayayım?” (A’râf, 7/140)

Duhân suresinde dedi ki:“Andolsun ki biz onları bilerek o zamanki âlemlere üstün kılarak seçtik.” (Duhân, 44/32)

Ve Câsiye suresinde dedi ki:“Andolsun ki biz, İsrâiloğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları âlemlere üstün kıldık.” (Câsiye, 45/16)

Câsiye 16. ayette İsrâiloğulları’na verilen nimet ve ikramları şunlardır:

Allah’ın insana en büyük ikramı olan vahiy/kitap verilmesi

Hüküm, hikmet ve hürriyet verilmesi

Risalet ve nübüvvet verilmesi

Helal ve tayyip olan rızıklar verilmesi

On iki pınar ile onlara su ikram edilmesi

Çölün ortasında bulutlarla gölgelikler verilmesi

Men ve Selvâ ile zahmetsiz bir gıda verilmesi

Denizin onlara sunduğu yüzlerce rızık verilmesi

Âlemlere üstün kılınma gibi bir şerefin verilmesi

“Mûsâ kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Şüphesiz siz buzağıyı (ilah) edinmekle kendinize zulmettiniz. Onun için yaratanınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün. Öyle yapmanız yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir; böylece Allah tövbenizi kabul etmiş olur. Çünkü acıyıp tövbeleri kabul eden ancak O’dur.” (Bakara, 2/54)

Yaptıkları çok ama çok büyük bir cürümdü, puta tapmak, şirke düşmek, günahların en büyüğü idi ama tövbe ettikten sonra büyük günah yok ya; onlarda tövbe ettiler. Bunun üzerine Hz. Mûsâ onlardan 70 kişiyi seçti. Hem de kimlerden seçti; seçkinlerden, o toplumun önde gelenlerinden, kanaat önderlerinden seçti ve bu tövbelerinde samimi olduklarını Allah’a beyan etmek için onlarla beraber Tûr-i Sina’ya gitmeye karar verdi.

“Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: Ey Rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.” (A’râf, 7/155)

Bakara 55’de söylendiği gibi; bu 70 kişiden bazıları: “Ey Mûsâ! Biz Allah’ı apaçık görmedikçe sana asla iman etmeyiz” (Bakara, 2/55)demişlerdi. Bunun üzerine onlara yıldırım çarpmıştı.

Süfeha; beyinsiz, şerefsiz, alçak, adi, ayak takımı bu anlamlara gelir.

Süfeha; cehaleti kendine kalkan edinmiş bir topluluktur.

“Allah’ım! İçimizdeki beyinsizlerden dolayı bizi helak etme!

Bu beyinsizlerle aramızı ayır Allah’ım!

Bu alçaklarla bizi aynı karede, aynı halde, aynı durumda bırakma Allah’ım!

Bizi bu süfehanın diline ve eline bırakma Allah’ım!”

“Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük. Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım.” (A’râf, 7/156)

A’râf 157’de ara bir konu ile Peygamberimizin, peygamberliği ile alakalı çok önemli mesajlar verilir.

A’râf 158’de ise yine Peygamberimizin dili ile bir tevhid ve nübüvvet manifestosu dile getirilir.

“Mûsâ’nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onun sayesinde âdil davranan bir topluluk vardır.” (A’râf, 7/159)

“İsrâiloğulları’nı kabileler halinde on iki topluluğa ayırdık. Halkı kendisinden su istediğinde Musa’ya, asanı taşa vur! diye vahyettik. Taştan on iki göze fışkırdı. Her kabile içeceği yeri belledi. Üzerlerine de buluttan gölgelik yaptık; onlara kudret helvasıyla bıldırcın eti indirdik. Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyin, (dedik). Onlar (nankörlükleriyle) bize değil fakat kendilerine kötülük ediyorlardı.” (A’râf, 7/160)

“Hani siz, Ey Musa! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için Rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin, demiştiniz. Musa ise, İyiyi kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var, dedi. Zillete, fakruzarûrete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bütün bunlar da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu.” (Bakara, 2/61)

“Onlar (nankörlükleriyle) bize değil fakat kendilerine kötülük ediyorlardı.” (A’râf, 7/160)

İsrâiloğulları’nın kendilerine en büyük kötülükleri ne oldu? Lanetlendiler… Seçilmiş, övülmüş, ikram ve nimetlere gark olmuş bir topluluk iken, lanete uğrayan bir topluluk oldu.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

493. Sayı Ocak 2024