Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Fıkıh Köşesi

Fahri Altunkaynak

Fıkıh Köşesi

  • 01 Ocak 2024
  • 238 Görüntülenme
  • 493. Sayı / 2024 Ocak



Adak, kişinin sorumlu olmadığı hâlde farz veya vacip cinsinden bir ibadeti yapacağına Allah’a söz vererek o ibadeti kendisine borç kılması demektir. Herhangi bir şart ve zamana bağlanmayan mutlak adaklar, adama anından itibaren ilk fırsatta yerine getirilmelidir. Bir şarta bağlı olan adakların ise şartın gerçekleşmesi hâlinde yerine getirilmesi gerekir.

 

 

Koruyucu aile programı uygulaması kapsamında himayeye alınan çocuklar için devletin ödeyeceği paranın çocuğa harcanması veya onun adına saklanması hâlinde koruyucu aile tarafından alınmasında dinî açıdan bir sakınca yoktur. Bununla birlikte, himaye eden ailenin fakir olması durumunda çocuk için verilen paradan makul şekilde istifade etmesi de câizdir.

 

 

1- Üç ayların dindeki yeri ve bu aylarda oruç tutmanın hükmü nedir?

Halk arasında üç aylar diye bilinen Receb, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylardır. Nitekim Hz. Peygamber (sav), Receb ayı girdiğinde “Allah’ım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-evsat, 4/189 [3939]; Beyhakî, Şuabü’l-îmân, 5/348-349 [3534]) diye dua etmiştir. Ramazan ayında oruç tutmak farzdır. (Bkz.Bakara, 2/184-185) Receb ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamber (sav)’in diğer aylara oranla daha fazla nâfile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır. (Bkz.Buhârî, “Savm”, 52-53 [1969-1973]; Müslim, “Sıyâm”, 173-179 [1156-1157]; Ebû Dâvûd, “Savm”, 54 [2428]; İbn Mâce, “Sıyâm”, 43 [1741]) Bu itibarla, Receb ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nâfile oruç tutabilir.

2- Kandillerde oruç tutmayla ilgili dinî bir gereklilik var mıdır?

Hz. Peygamber (sav), “Şaban’ın on beşinci gecesi (yani Berat Gecesi) olduğunda o gece ibadet ediniz, gündüzünde de oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasına (rahmeti ile) tecelli eder ve fecir doğana kadar şöyle buyurur: Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu isteyen…” (İbn Mâce, “İkâmetü's-salavât”, 191 [1388]; Bkz. Tirmizî, “Savm”, 39 [739]) Diğer taraftan Hz. Peygamber (sav), Zilhiccenin ilk dokuz günü (Bkz.Ebû Dâvûd, “Savm”, 61 [2437]; Nesâî, “Sıyâm”, 70 [2372]), pazartesi ve perşembe günleri, âşûrâ ve arefe günü oruç tutar (Bkz.Müslim, “Sıyâm”, 196-197 [1162]; Nesâî, “Sıyâm”, 70 [2372]; İbn Mâce, “Sıyâm”, 41-42 [1733, 1739-1740]), pazartesi orucunu soranlara; “Bugün benim doğduğum ve Peygamber olarak gönderildiğim -veya Kur’an’ın bana vahyedildiği- gündür.” (Müslim, “Sıyâm”, 197-198 [1162]) diye cevap verirdi.

Bu ve benzeri rivayetlere dayanarak bazı İslâm âlimleri dinî açıdan faziletli sayılan diğer gün ve gecelerin ibadetle ihyasının müstehap olduğunu söylemişlerdir.

3- Kandillerde oruç tutmak isteyen kişi, kandil gecesinin olduğu günde mi, bir gün sonrasında mı oruç tutmalıdır?

Dinî açıdan güneşin batmasıyla önceki gün sona erer ve yeni bir gün başlar. Gece gündüzden önce gelir. (Bkz.Kurtubî, el-Câmi’, 14/15) Nitekim Ramazan ayı, Şaban ayının son gününde güneşin batışıyla başladığı için o gece teravih namazı kılınmakta ve Ramazan’ın son gününde güneşin batışıyla Şevval ayı başladığı için o gecede teravih namazı kılınmamaktadır. Cuma günü de perşembe günü akşam vaktinin girmesiyle başlar, cuma günü akşam vaktine kadar devam eder. Mesela “Receb’in ilk cuma gecesi” dendiği zaman perşembeyi ilk cumaya bağlayan gece (akşam vaktinden sabah vaktine kadar olan süre) anlaşılır. Yine “Şaban’ın 15. gecesi” bu ayın 14. gününü 15. güne bağlayan gece, “bayram gecesi” de arefe gününü bayrama bağlayan gecedir.

Bu itibarla kandil geceleri için tutulan nâfile oruçların asıl zamanı, geceyi takip eden gün olmakla birlikte, daha önceki günle birlikte de oruç tutulabilir.

4- Dâvûd orucu nedir?

Bir gün oruç tutup bir gün tutmamaya “Dâvûd orucu” denir. Bu ismin veriliş nedeni Hz. Dâvûd (as)’ın bu şekilde oruç tutmuş olmasıdır. Bu oruca söz konusu ismi bizzat Hz. Peygamber (sav) vermiş ve faziletini şöyle belirtmiştir: “En faziletli oruç Davud (as)’ın tuttuğu oruçtur; o bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı.” (Nesâî, “Sıyâm”, 76 [2388]; Bkz. Buhârî, “Ehâdîsü’l-enbiyâ”, 38 [3420], “Savm”, 56 [1976]; Müslim, “Sıyâm”, 181 [1159]) Yine Hz. Peygamber (sav), “Allah’ın en çok sevdiği oruç Dâvûd Peygamberin (a.s.) orucudur.” (Buhârî, “Teheccüd”, 7 [1131]; Müslim, “Sıyâm”, 189-190 [1159]) buyurmuştur.

5- Eyyâm-ı biyd (aydınlık günler) orucu ne zaman tutulur ve önemi nedir?

Eyyâm-ı biyd (aydınlık günler) ayın en parlak olduğu hicri ayların 13, 14 ve 15. geceleridir. (Bkz. Buhârî, “Savm”, 60; Nesâî, “Sıyâm”, 84 [2432]) Ay bu gecelerde tam olarak göründüğü ve geceleri her zamankinden daha çok aydınlattığı için bu isim verilmiştir. Rasûlullah (sav), her ayın bu günlerinde oruç tutmayı tavsiye etmiş. (Bkz.Ebû Dâvûd, “Savm”, 68 [2449]; Tirmizî, “Savm”, 54 [761]) ve o günlerde oruç tutmanın senenin tüm günlerini oruçlu geçirmek gibi olduğunu belirtmiştir. (Bkz.Ebû Dâvûd, “Savm”, 68 [2449]; İbn Mâce, “Sıyâm”, 29 [1707])

6- Adak orucu nasıl tutulur?

Adak, kişinin sorumlu olmadığı hâlde farz veya vacip cinsinden bir ibadeti yapacağına Allah’a söz vererek o ibadeti kendisine borç kılması demektir. Herhangi bir şart ve zamana bağlanmayan mutlak adaklar, adama anından itibaren ilk fırsatta yerine getirilmelidir. Bir şarta bağlı olan adakların ise şartın gerçekleşmesi hâlinde yerine getirilmesi gerekir. Şart gerçekleşmeden adağın yerine getirilmesi geçersiz olup şart gerçekleşince iade edilmesi gerekir. Belli bir zamana bağlı olan adak orucu o zamanda tutulmalıdır. Böyle bir oruca niyette, tutulacak orucun adak olduğunu açıkça belirleme şartı yoktur. Belli bir zamana bağlı olmayan adak oruçlar ise Ramazan ayı ile oruç tutmanın yasak olduğu günlerin dışında herhangi bir günde tutulabilir. Fakat bu orucun adak niyetiyle tutulması gerekir. Bu itibarla, adak orucu nasıl adanmışsa o şekilde tutulur. Yani, peş peşe tutulması adanmışsa ara vermeden tutulur, böyle bir kayıt yoksa ara verilerek de tutulabilir. Ancak oruç tutulması caiz olmayan günlerde tutulmaz. (Bkz.İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/375, 435, 437)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

493. Sayı Ocak 2024