Yemeyip yedirilen, giymeyip giydirilen, el bebek gül bebek büyütülen çocuklar, üniversiteyi de okusalar aynı fedakârlığı anne babalarından beklemeye devam edeceklerdir. Anne babaları tarafından okumaları için fedakârlık yapılan çocuklar, okuyup adam olmak yerine sorumsuz oldular. Her hizmetleri ayaklarına götürülen bu çocuklar, kendi ayakları üzerinde duran, bağımsız bir kişi olmaları beklenirken bağımlı birer kişi oldular.
Çocukların kendi ayakları üzerinde durup kendi kararlarını verebilmeleri içinde yaş ve seviyelerine uygun görevler, küçük yaştan itibaren verilerek benlik saygısı yükseltilmelidir. Çünkü sorumluluk aileden öğrenilir. Eğer bugün çocuk ders çalışmayı sevmiyor ve ders çalışmıyorsa sorumluluk bilinci gelişmediğindedir. Onun içinde çocuklara verilecek ilk sorumlulukta yatağını ve odasını toplama görevi olmalıdır.
İki derviş yolda giderlerken, bir derenin kenarında karşıya geçmek için bekleyen genç bir kadın görmüşler. Kadın, dervişleri görünce:
Kardeşler, demiş, çok acelem var, ne olur bana yardım edin de karşıya geçeyim. Ben sudan çok korkarım, tek başına geçemem. Dervişlerden biri:
Hay hay bacım, demiş ve kadını sırtına alarak derenin karşısına geçirmiş. Kadın, bu iyi niyetli dervişin zor zamanındaki yardımından öyle memnun olmuş ki, dervişe dua üstüne dua etmiş. Ve dervişler:
Uğurlar ola bacım, diyerek yollarına devam etmişler. Fakat öteki derviş, arkadaşının bu davranışını başka bir biçimde yorumlamış ve bu yaptığını hiç de hoş karşılamamış. Yaklaşık bir kilometre yürüdükten sonra kendini daha fazla tutamayarak âdeta patlamış:
Sen kadını sırtına aldın ve onu karşıya geçirdin ha! Söylesene, böyle bir şeyi nasıl yapabildin? Biz dervişiz; bırak bir kadını sırtlayıp karşıya geçirmek, onlara bakmamız bile yasaktır, bilmiyor musun?
Öteki derviş, arkadaşına dönmüş ve demiş ki: Evet, ben o çaresiz kadını sırtıma alıp karşıya geçirdim, doğru; ama ben onu orada bıraktım; oysa sen hâlâ oradasın ve onu hayalinde taşıyorsun.
Günümüz anne babalarının çocuklarla ilişkilerini anlatan güzel bir hikâye olduğunu düşünüyorum. Anne babalar birinci derviş gibi çocukları belli bir aşamadan sonra sırtlarından indirmeleri gerekirken ikinci derviş gibi hâlâ sırtlarında taşımaktadırlar. Vaziyete bakılırsa taşımaya da devam edecekler gibi. Bunu TEOG ve LYS tercih danışmanlığında bir kez daha gördük. Çünkü tercih kaygısını çocukların yaşaması gerekirken anne babaların yaşadıklarını gördük.
Bir tercih danışmanlığını daha geride bıraktık. Tercih danışmanlığı sürecinde yaşadıklarımız, anne-baba- çocuk ilişkilerinde; “Taşıma su ile değirmen döndürülmeye” çalışıldığını gördük.
Anne babalar, ellerinden gelen bütün fedakârlıkları yapmış ve semeresini almak istiyorlar. Çocuklarda sorumluluk bilinci içinde bunun semerelerini vermeleri gerekirken bu konuda en küçük kaygıları da yok. Çünkü çocuklar, anne babalarının sırtlarından inmeye, anne babalarında indirmeye niyetleri yok.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız