Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Değerli Okuyucularımız

  • 08 Eylül 2017
  • 2003 Görüntülenme
  • 417. Sayı / 2017 Eylül

Genel olarak İslam, insanın doğuştan iyi olduğunu kabul eder. Bozulma ve fıtrattan sapma sonradandır. Aslı güzel olan, insanı hayrete düşüren biyolojik bir yapı ve bu yapının içinde esrarengiz bir manevi âleme sahip olan insanın eğitime müsait olması fıtratı gereğidir. Eğer insan eğitime müsait olmasaydı peygamberler gibi eğitimcilere ihtiyaç kalmayacaktı. Terbiyeye müsait olan insanı, en güzel şekilde tanıyan ve onun terbiyesine büyük bir önem veren İslam dini, kendine has bir eğitim ve öğretim plan, program ve metodu ortaya koymuştur. İnsanın terbiye edilebilmesi için onun psikolojik özelliklerinin tanınması zaruridir. Bundan dolayı İslam, insanın tanınmasına ve onun özelliklerine uygun terbiye plan ve programları yapılmasına ayrı bir önem vermiştir. Mademki terbiye insan üzerinde bir tasarruftur öyle ise bu tasarruf bilmeden yapılamaz. İnsanın insan elinde bir oyuncak olmaktan çıkması için onu iyi tanımalıyız. Onun şahsiyetindeki ilahi unsurları zedelemeden, birini diğerine kurban etmeden terbiye edebilmemiz için onu iyi tanımak zorundayız. İslam dini başlangıcından itibaren terbiyeye çok büyük bir önem vermiştir. Zaten onun en önemli amacı, insanı terbiye ile fıtratına döndürmektir.

Dünyanın küçüldüğü, bilimin ve teknolojinin hızla geliştiği, insanların ilgisini dağıtan olumsuz unsurların çoğaldığı günümüzde insan yetiştirmek hem zor hem de önemli bir hale gelmiştir. Aile ocağının insan için ne derece önemli olduğu, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konulan ve herkesin kabul ettiği bir gerçektir. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü yerinde ve zamanında yapılması gereken terbiyenin önemini dile getirmektedir. Zira bir boya ile ilk defa boyanmış bir yün, boyanın rengini öyle sağlam bir tarzda emer ve alır ki; onu artık ikinci defa başka bir renge boyamak kolay olmaz. Bir yaş ağaç bükülerek kolayca çember haline getirilebilir, fakat kuruduktan sonra bu çemberi düzeltmek ve ağacı eski haline getirmek istersek kırılır. Tıpkı bunun gibi ilk izlenimleri insan ruhunda öyle sağlam, kuvvetli ve derin tesirler bırakır ki, onları insanın kişilik ve karakterinden söküp atmak adeta imkansızlaşır.

Hayatın başlangıcından sonuna kadar devam eden süreçte yaşanan bütün olaylar insan psikolojisi üzerinde olumlu veya olumsuz izler bırakır. Bu izler, insanın davranışlarında kendisini gösterir. Seküler dünya düzeninde dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşanan bir olay bütün insanları etkileyebiliyor. Müslümanlar olarak dünya üzerinde etken bir konuma sahip olamadığımız için kendi dışımızdaki dünyadan çok fazla etkileniyoruz. Bunun neticesinde Müslüman şahsiyetlerin psikolojileri bozulmaya başlıyor. Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yarısı hafif derecede anti depresan ilaçlar kullanıyor. Acı gerçek ise bu ilaçların daha çok çocuklar tarafından kullanılıyor olması. Dünyanın en iç huzurlu insanları Müslümanlar olması gerekirken psikolojik rahatsızlıklarımız her geçen gün artıyor. Bu durum aile hayatımız başta olmak üzere hayatımızın bütün yönlerini etkiliyor.

Konunun önemine ve vahametine binaen bu sayımızda sizlerin huzuruna “Psikolojik Rahatsızlıklarımız- Akıl ve Ruh Sağlığımız” dosyasıyla çıkıyoruz.

Ramazan Kayan Hocamız: “Tembelliği, gevşekliği, ataleti üzerimizden atmak için aidiyet ruhuna dönmemiz lazım. Çünkü bu çağ bizi bireyselleştiriyor, yalnızlaştırıyor, yabancılaştırıyor. Bunun çaresi aidiyet yani mensubiyet... Siz hangi değerler dünyasına aitsiniz?” İfadeleriyle günümüz Müslümanlarının en önemli psikolojik problemlerine dikkatlerimizi çekiyor.

Kadir Demirlenk Hocamız: “Kur’an, aklın ve ruhun mahiyetlerinden çok; işlevlerine, kullanımlarına ve korunmalarına dikkat çekmiş ve önem vermiştir. Akıl ve ruh hastalıklarına da bu çerçeveden bakmıştır. Şirk, küfür, nifak ve Allah’a kulluğun önündeki bütün engelleri, büyük günahları hastalık olarak nitelendirmiştir.” Tespitiyle Kur’an ve sünnetin ışığında akıl ve ruh sağlığımız korumak için nelere dikkat etmemiz gerektiğini belirtiyor.

Mahmut Bilgiç Hocamız: “Depresyon teşhisten tedaviye değin uzman hekim kontrolünde gerçekleşmesi gereken bir sağlık sorunudur. Bu arada hastaların yararlanacağı tıbbi bitki ve sağlık tamamlayıcıları da vardır. Fakat bu doğal destekler antidepresanlarla birlikte kullanılmamalıdır. Doktorun hastanın ilaç dışında ne aldığını bilme hakkı vardır. Aksi takdirde tedavi aksar.” Tespitini yaparak depresyondan kurtulmak için takip edilmesi gereken yolları dikkatimize sunuyor.

Huzurlarınıza çıkmamıza yazdıkları kıymetli makaleleriyle vesile olan bütün yazarlarımıza en kalbi teşekkürlerimizi arz ederiz. Öncelikle bütün yazarlarımızın ve siz değerli okurlarımızın, Ülke ve Dünya Müslümanlarının Kurban Bayramını tebrik ederiz. Yüce Allah’tan Kurban Bayramımızı İslam coğrafyasının ve bütün dünyanın selametine vesile kılmasını niyaz ederiz…

417. Sayı Eylül 2017