Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hedef Noktası

Ramazan Kayacık

"Aklın Yitirmiş Divane Miyem"

  • 08 Eylül 2017
  • 2331 Görüntülenme
  • 417. Sayı / 2017 Eylül



Yaşanan travmaların, depresyonların, streslerin, öfkelerin, psikolojik dengesizliklerin asıl nedeni; hayatın tek yönlü olarak algılanması, insanın bedensel zevklere bağımlılığı ve yaratılışının manevi boyutuna karşı duyarsızlığı olarak görülmektedir.

 

Ölümle, korkuyla, açlıkla, mallarda ve ürünlerde eksiltmelerle imtihan edilen kimse nasıl sabredeceğinin, nasıl övgüye layık olabileceğinin yolunu aramalı. Zaten iman eden kişi, malının, canının, çoluk-çocuğunun, sahip olduğu her şeyin asıl sahibinin Allah olduğunu kabul eden, gerektiğinde bunları Allah yolunda feda etmeye hazır olan kimse demektir.

 

 

Sağlığı genel olarak; “fiziki, ruhi ve sosyal açıdan iyi olma hali” olarak tanımlayabiliriz. Akıl ve ruh sağlığı ise; “kişinin kendisiyle barışık, çevresiyle uyum ve denge içinde olması ve yaşamaktan zevk alması olayıdır.” diyebiliriz. Sürekli duyulan kaygı, korku, üzüntü, stres, güvensizlik, değersizlik vb. durumlar ruh sağlığın yerinde olmadığının belirtileri olabilir.

İnsanın bedensel ihtiyaçları olduğu gibi kalbi ve ruhsal ihtiyaçları da vardır. İnsanın nasıl karnını doyurması, sağlıklı beslenmesi gerekiyorsa, kalbini ve ruhunu da beslemesi gerekiyor. Ve yine yeterince beslenemeyen birisi nasıl hayatını devam ettiremezse, kalbi ve ruhu beslenmeyen insan da manen ölümle pençeleşmeye başlar. Modern insanının “karnı tok sırtı pek” olmasına rağmen bir türlü mutlu olamamasının asıl nedeni ruhunu aç bırakmasıdır. Yine modern insan türlü türlü yollarla bedensel doyum ve hazzın peşine takılırken, ruhunu ihmal edişinin ıstırabını yaşamaktadır. Hal böyle olunca bir türlü doymak bilmeyen, yeni yeni ihtiraslar peşinde koşan insan tipleri ortaya çıkmaktadır.

Özellikle refah seviyesi yüksek Avrupa ve Japonya gibi ülkelerde insanlar dünya turlarına çıkıyorlar, her yeri dere tepe, karış karış dolaşıyorlar yetmiyor. İguana, timsah, yılan… gibi vahşi hayvanlar bulundurup besliyorlar yine olmuyor. O da yetmiyor; her türlü çılgınlık ve adrenalin serüvenlerinin peşine takılıp farklılıklar yaşamaya çalışıyor. Peki, sonuç; yine mutsuzlar.

Çağımızın en kronik hastalıklarından birisi de depresyondur. Bu hastalık manevi boşluk içindeki toplumları kıskacına alan bir hastalıktır. Daha çok içine kapalı insanlarda ya da hayatın ve yaratılışın amacını tam olarak kavrayamayanlarda görülüyor. Depresyondaki kişiler gelecekle ilgili hep kaygı ve korku içindedirler ve her şeyin kötüye gideceğini düşünürler. Bunu “keskin sirke küpüne zarar verir” ifadesiyle açıklamak mümkün diye düşünüyorum.

Kentleşme; ekonomik krizler, işsizlik, yoksulluk, trafik, stres ve yabancılaşma… gibi birçok sorunu beraberinde getiriyor. İşsizlik ve yoksulluk birbirinin hem nedeni, hem de sonucudur. İşsizlik oranının yüksekliği ve yoksulluk ruhsal sorunlar tırmanışa geçiriyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

417. Sayı Eylül 2017