Aklını korumayanlar, Allah katında insan olarak bile görülmüyorlar. Eşref-i mahlûkat olma makamlarını yitiriyor onlar. Hayvanlaşıyorlar. Hatta hayvandan daha aşağı bir duruma; aşağıların aşağısına düşüyorlar.
Çağın, acımasız, ağır baskıları altında ezilen, bunalan, sosyal, siyasi, ahlaki, ekonomik düzeni altüst olan, adaletin, hakkın ve hukukun alabora olduğu, şeref ve haysiyetlerin pazara döküldüğü, güvenin yitirildiği bir dünyada;kalbini, kafasını ve ruhunu çeşitli hastalıkların ve huzursuzluğun işgal ettiği çağımız insanı; imanın, ibadetin, zikrin terapisine / tedavisine ne kadar muhtaç…
Yaratıcı (cc), akıllı kullarını muhatap alıyor.Sağlıklı akla sahip olan kullarını…
Kur’an, akıllı insanlar için en güvenilir rehber, Peygamber (sav) de, aklını kullananlar için en güzel örnektir.
İnsanların, akıllarını korumalarını ve kullanmalarını istiyor Rabbimiz. Akıllıca, düşünerek iman etmelerini, ibadet ve itaat etmelerini istiyor. Bütün işlerini akıllıca yapmalarını istiyor.
İnsana akıldan daha büyük, daha önemli hangi nimet verildi!
Bu nedenle Rabbimiz, kutlu Kitabında sık sık uyarıyor: “Aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Bkz. Enbiya, 21/10, 67; Hud, 11/51; Yusuf, 12/109; Mu’minun, 23/80) “Düşünmüyor musunuz?” “İbret almıyor musunuz?” diye.
“Gecenin ve gündüzün değişmesinde, Allah'ın gökten indirmiş olduğu rızıkta (yağmurda) ve ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde, aklını kullanan toplum için dersler vardır.” (Casiye,45/5; Ankebut, 29/35)
Şirk, küfür, isyan ve zulüm, aklı kullanmamanın en bariz örnekleridir.
Ehil kimselere aklı danışmak, onlarla istişare etmek ve öğütlerine kulak vermek elbette güzeldir. Fakat aklını başkasına hibe etmek ve ipoteğe vermek; akıl emanetine riayet etmemek; ne kötü!
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız