Zalimlerin elinde olan bilim ve teknik; insanlığa hizmet etmez. Etmiyor. Sevgi, saygı, dayanışma, yardımlaşma, medenileşme üretmiyor; zulüm ve vahşet üretiyor. Hak, hukuk tanımayan, güvenilmeyen, acımasız, bencil, ahlaksız bir toplum üretmeyi hedefliyor. Şeytanın işini kolaylaştırıyor. Habilleştirmiyor Âdem’in çocuklarını, Kabilleştiriyor. Yusuflaştırmıyor, Yusuf’un kardeşleri haline getiriyor. Eşrefi mahlûkat olan insanları, yaratılmışların en aşağısı seviyesine düşürüyor.

Oysa radyo da, televizyon da, telefon da, sineme da, internet de ne büyük, ne önemli, ne etkili tebliğ araçları… Bu silahları hep insanlığın düşmanı olanların eline bıraktık, biz silahlanmadık onlarla. Yitik malımız bilmedik. Onları alıp -hayırda- kullanmadığımız için büyük bir vebal altında olduğumuzu sanıyorum.

Onlar, insanı teknolojinin hizmetinde kullanıyorlar; teknolojiyi, insana hizmette kullanmıyorlar.

Ülkeleri sömürgeleştirmek, toplumları köleleştirmek için kullanıyorlar teknolojiyi. Bunun için de en çok yatırımı, insana değil; silaha yapıyorlar.

İnsanı da teknolojinin bir parçası, ruhsuz bir makine olarak görmek istiyorlar. Bu nedenle insana da, bir makineye önem verdikleri kadar önem veriyorlar.

Üretmeyen insanın yaşamasını ise fazlalık kabul ediyorlar. Bakınız teknolojiyi elinde tutan o ülkelere; Korona virüsten en çok ölenler; huzurevindeki yaşlılar ve siyah derili insanlardır. Onları, hastaneye almaya ve tedavi etmeye değmez görüyorlar.

İnsani değerlerin ve insan haklarının bir önemi yok onların yanında.

Bütün hesapları ekonomi üzerine kurulu. Teknoloji de… İnsanı ve insani değerleri ekonomiye feda ediyorlar.

Virüsten binlerce, yüz binlerce insan ölmüş, önemli değil; ekonominin bozulması üzüyor onları. İnsanı değil, ekonomiyi kurtarmak için planlar yapıyorlar. Ekonomi önemsizdir, demiyorum ama ekonominin de insan için olduğunu söylemek istiyorum.

Teknik, onların elinde oldukça; insanı ve insani değerleri korumak kolay olmuyor.

Zalimlerin elinde olan bilim ve teknik; insanlığa hizmet etmez. Etmiyor. Sevgi, saygı, dayanışma, yardımlaşma, medenileşme üretmiyor; zulüm ve vahşet üretiyor. Hak, hukuk tanımayan, güvenilmeyen, acımasız, bencil, ahlaksız bir toplum üretmeyi hedefliyor. Şeytanın işini kolaylaştırıyor. Habilleştirmiyor Âdem’in çocuklarını, Kabilleştiriyor. Yusuflaştırmıyor, Yusuf’un kardeşleri haline getiriyor. Eşrefi mahlûkat olan insanları, yaratılmışların en aşağısı seviyesine düşürüyor.

Birer teknoloji ürünü olan; telefon, bilgisayar, internet, TV programları, diziler; her şey vs. iyilerin elinde iyiliğe hizmet eder. Kötülerin elinde olan teknik ise; kötü amaçla kullanılır. İnanç, ahlak, şeref, ar, namus, aile mahremiyeti tanımadan; sadece zevk, eğlence ve menfaatlere hizmet eder. Onlar, TV kanallarında, Kur’an ayı Ramazan’ı bile bir eğlence ayı haline getirmek için programlar yapıyorlar.

Tekniği tuzak olarak kullanıp toplumların, ailelerin ve nesillerin elinden insani değerlerini çalıyorlar. Sılairahim kalktı. Komşuluk, akrabalık bitti. Yardımlaşma, dayanışma unutuldu. İsar bilinmez oldu. Riyakârlık, dalkavukluk itibar kazandı. Allah korkusu, güven, itimat, iffet ve utanma; sosyal hayatı terk etti. Boşanmalar arttı, sömürüler, işgaller, savaşlar çoğaldı…

İnsanlar, tekniğin ürünü olan; sağlığa zararlı yiyecek ve içeceklerin, kurşunların, bombaların, füzelerin, laboratuarlarda üretilen virüslerin kurbanı oluyorlar.

Hedef aldıkları Allah korkusu, ahlak ve utanma duygusu yara alınca; her şey çökmeye başladı tek tek…