Yıllar yılı bizlerle beraber olan çevremizdeki en yakın insanların, en basit alışkanlıklarını terk ettiremiyor, çocuklarımız ve hanımlarımız üzerinde dahi çok önemsiz meselelerde bile etki sağlayamıyorsak durup; “Ya ben ne söylüyorum? Neyi insanlara ve çevreme telkin ediyorum? Hep rol yapıp, samimi davranmıyor muyum? İçten değil dostlar pazarda görsün şeklinde mi hareket ediyorum? diye sormamıza bizi sevk etmelidir. Sorunu hep dış dünyada değil, birazda kendimizde arayıp, kaynağı ben miyim dememiz gerekmiyor mu?
Bugün İslam ümmetinin bu acınacak hale düşmesinde riya hastalığının büyük bir yeri vardır. Çünkü bu hastalık ilahi rahmetin ve bereketin oluşmasının engeli, tenezzülatıilahiyenin Müslümanlar üzerine ulaşmasının önünde en büyük settir. Bu çağ Veysel Karani gibi ecrini Allah’tan bekleyen yiğitlere muhtaçtır. Şanı, şöhreti, makamı, mevkii isteyene bırakıp sadece Allah deyip yürüyenlere ihtiyaç duymaktadır.
İnsanlar birbirleri ile anlaşılmak için ilişki kurarlar. Söz sahibinin bir amacı vardır, o da muhatabına o sözünün tesirini sağlayabilmektir. Ama her zaman söz gerekli tesiri karşıdaki insanda uyandırmayabilir. Söz söylenir, muhataba ulaşmadan ya da ulaşarak tesirini kaybedebilir. Sözün tesir uyandırmamasının birçok sebebi olabilir.
Mesela sorun hatipten kaynaklanabileceği gibi muhataptan da kaynaklanabilir. Bu ikisinden kaynaklanabileceği gibi hutbeden yani sözün bizatihi kendisinden, sözün söyleniş ve üslubundan da kaynaklanabilir. Sözlerim anlaşılmıyor, ne söylersem en yakınlarıma bile tesir etmiyor, diyen hatiplerin çoğu sorunu dış dünyada ararlar. Kendisinin çok iyi bir hatip, söylediklerinin ise çok önemli sözler olduğu ön kabulü ile anlaşılmamasının sebebini muhatapta arar, muhatabının yetersiz olduğu kanısıyla kendisini haklı onu haksız olarak niteler.
Tabi bunun doğru ve haklı tarafları elbette ki vardır. Ama çok ihmal ettiğimiz bir şey var ki, o da kendimizi hatip diye nitelendirip sürekli insanlara bir şeyler anlatma çabası veren bizlerin, sorunun kaynağını kendimizde aramamamızdır. Hatipten kaynaklanan sorunların birçok farklı sebebi olabilir. Bu sorunlardan bir tanesi ve belki de en önemlisi muhataplara riya telkin etmektir.
Yıllar yılı bizlerle beraber olan çevremizdeki en yakın insanların, en basit alışkanlıklarını terk ettiremiyor, çocuklarımız ve hanımlarımız üzerinde dahi çok önemsiz meselelerde bile etki sağlayamıyorsak durup; “Ya ben ne söylüyorum? Neyi insanlara ve çevreme telkin ediyorum? Hep rol yapıp, samimi davranmıyor muyum? İçten değil dostlar pazarda görsün şeklinde mi hareket ediyorum? diye sormamıza bizi sevk etmelidir. Sorunu hep dış dünyada değil, birazda kendimizde arayıp, kaynağı ben miyim dememiz gerekmiyor mu?
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız