Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kimlik İnşası

Ramazan Kayan

Ey Nebi! Özür Dileriz

  • 05 Aralık 2020
  • 1105 Görüntülenme
  • 456. Sayı / 2020 Aralık
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Ramazan Kayan
Tüm Yazı Arşivi



Öncelikle bir eylem bilinci, eylem kültürü, eylem geleneği, eylem ahlakı ve eylem fıkhı oluşturmalıyız… Eylemsiz olmaz, bunun altını tekraren çizmeliyiz… Eylem biçimimizi adalet, ahlak, itidal bağlamında değerlendiririz. Eylemlerimiz bir basiret ve cesaret üzere şekillenmeli… Öykünmeci özentilerden kurtulmalıyız… Davamıza zarar verecek ferasetsizliklerden kaçınmalıyız… Bu kaçınmak, eylemden kaçmanın bahanesi olmamalı… Ve bilmeliyiz ki, bu saldırıların hesabını sormazsak, yarın hesap günü hesabımız zorlaşacaktır…

 

Peygambere salavat ne demekti? Onu sonuna kadar sahiplenmektir… Onu savunmaktır… Ona sadakattır… Ona samimiyettir… Ona karşı sorumluluktur… Onu her zeminde ve tüm zamanlarda savunabilmektir. Sokakta, salonda, sahada, sahnede, stüdyoda, sınıfta, seferde, savaşta, sanalda… Hem de sonuna kadar… Sürekli “Fedake Ya Resulallah/ Canım sana feda olsun ya Resulallah” bilincini diri tutmaktır…

 

 

 

Yeryüzünün gelmiş geçmiş en fazla övgüye mazhar olanı insanı kimdir, sorusuna verilecek en net cevap; kuşkusuz Hz. Muhammed (sav) olacaktır.

Öncelikle Onu en çok ve en güzel öven, Allah azze ve celle’dir…

“Şüphesiz Allah ve Melekleri Peygambere salat ederler (överler). Ey iman edenler! Siz de Onu övün Ona salat ve selam getirin.” (Ahzab, 33/56)

Buna rağmen bu gerçeğe kör ve sağır kesilen, Onu yerenler ve Ona sövenler yok mudur? Olmaz olur mu!.

Tevhidin özü Onu övmekse, şirkin özeti Ona ilan-ı harp etmektir…

Kulluk sınavının en kritik konularından biridir Hz. Muhammed… Hepimiz Onunla sınanıyoruz… Onu sahiplenme ve savunma nispetince sahici bir kulluğu sürdürebilme imkânını yakalayabiliriz… Onu sahiplenmenin sahih imanın sonucu olduğunu da biliyoruz.

Peki, bugün Ona yönelik bunca saldırıya rağmen biz işin neresindeyiz?

Sistematik saldırılar, karalama kampanyaları, gerçekleri çarpıtma, hakikati karartma operasyonları periyodik olarak sürdürülüyor… Küresel istikbar; ifsadın, ilhadın, iğvanın her türlüsünü sahneliyor…

Olup biteni hep sabırla mı geçiştireceğiz?

Ona yönelik bunca tahkir, tahfif, tezyif sürüp giderken nasıl bir tavır takınmamız gerekiyor?

İmanın asaleti, İslam’ın izzeti nasıl bir duruşu salık veriyor?

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

456. Sayı Aralık 2020