Bir sağlık profesyonelinin asıl görevi hastalara alelade reçeteler karalamak değil; onları daha sağlıklı kılacak yeni bir yaşam tarzı belirlemek ve altta yatan asıl nedeni bertaraf ederek kalıcı bir tedavi sağlamaktır.
Modern tarım uygulamaları, sürekli aynı arazilerin işlenmesi, suni gübreler, yabani otlakların azalması ve daha bir yığın sebep besinlerin içeriğini fakirleşmiştir. Fos besinler asrındayız. Yiyip içiyoruz ama hücrelerimiz aç. Dengeli, çeşitli ve içerikli beslenme artık bir ütopya.
İnsan hasta olduğu için rahatsız değildir. Rahatsız olduğu için hastadır.
Hastalıklar birer trafik lambasıdır aslında. Bizi felâketlere karşı koruyan ve dikkatle izlememiz gereken eşsiz uyarıcılar.
Beden hastalıklarla sinyal verir, ikaz eder. İnsanların pek çoğu paha biçilmez bu mesajları değerlendirmek yerine belirtileri bastırmakla oyalanır. Altta yatan esas sebepten uzaklaşıldığı için tedavi şansı yitirilir. Talih kuşu uçar, heba olur.
Bir sağlık profesyonelinin asıl görevi hastalara alelade reçeteler karalamak değil; onları daha sağlıklı kılacak yeni bir yaşam tarzı belirlemek ve altta yatan asıl nedeni bertaraf ederek kalıcı bir tedavi sağlamaktır.
Bu sayıda sizlere çok sık karşılaştığım hastalık nedenlerinden örnekler vereceğim.
VİTAMİN D:
Doğrudan güneş ışığı ile ciltte sentezlenen D vitamini yalnızca kemikler, diş ve diş etleri değil bağışıklık sistemimiz içinde elzemdir. Gün ışığının az geldiği kış ayları, vitamin metabolizmasındaki aksama D vitamini eksikliğinin belli başlı sebeplerinden.
Ancak görünen o ki özellikle tesettürlü bayanlarla, gün boyu büro ve ofislerde çalışanların çoğu D vitamininden yoksun yaşadığının farkında değil.
Vitamin D özellikle kadınlar için daha da önemli. Çünkü kemik erimesi erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülmektedir.
Kireçlenme, diş ve diş eti sorunları, dinmek bilmeyen kemik ağrılarının toplumda yaygınlaşması ile vitamin D eksikliği arasında sıkı bir ilişki var.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız