Şafak, gece ve dolunay… Bunların her biri başlı başına bir ayettir. Derinlemesine üzerinde düşünülmeli ve tefekkürle okunmalıdır. Gündüzün gidişi, gecenin gelişi ve gece karanlığında dolunayın doğuşu… Bu vakitler aynı zamanda akşam, yatsı ve gece namazları vakitleridir. Kâinatta her şey bir hareket halinde, bir değişim halinde iken insana yerinde sayması, boş durması, aşağılara düşmesi yakışmaz. Kâinatın en şerefli varlığı olan insana yakışan, en üst mertebelere, en yüce tabakalara çıkmak için çalışmasıdır.
Gündüz olsun, gece olsun zamanın bütün dilimleri önemli ve değerlidir. Bütün dilimleriyle zamanın gerçek sahibi Yüce Allah’tır ve zaman insanda emanettir. Onun için zamanı O’nun emir ve ölçüleri doğrultusunda kullanmalı ve değerlendirmelidir. Bu yüzden insanı Rabbiyle canlı irtibatını sağlayan/sağlaması gereken namaz, günün bütün dilimlerine yayılmıştır.
فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَوَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَنْ طَبَقٍ فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
“Akşamın alaca karanlığına and olsun. Geceye ve gecenin içinde olan şeylere and olsun. Dolunay halindeki aya and olsun ki: Şüphesiz siz halden hale geçeceksiniz. Onlara ne oluyor da inanmıyorlar? (İnşikâk, 84/16-20)
Şafak, gün batımından yatsı vaktine kadar semada görülen kızıllıktır. Güneşin ışık ve kızıllığından kalan şey, gündüzün son kalıntısı demektir. Güneşin doğuşundan önceki kızıllık, sabah/tan vaktine de şafak denir.
Yüce Rabbimiz, önce şafağa, ardından geceye ve gecenin kapsadığı tüm her şeye yemin etmektedir. Altmış bin dirhem yahut bir deve yükü ağırlığa da vesak denir. Gece de bağrında pek çok şeyi topladığı için bu kelime kullanılmıştır. Gece, gündüz evlerinden-yuvalarından çıkıp rızık için etrafa dağılan canlıları yeniden yuvalarında toplar. Yine gecenin gelmesiyle beraber insan, bir günlük koşturmacasının sonunda kazandıklarını toplayarak evine döner. Aslında bu topladıkları sevapları da olabilir, günahları da. İnsan, gece de boş durmaz. Onun için akıllı insan, her günün bitiminde bugün Allah için ne yaptım sorusuyla kendini hesaba çeken ve günahları için af dileyen, günahsız bir yarına kendini hazırlayan kimsedir.
Üçüncü olarak da dolunay halindeki aya yemin etmektedir. Her ay başında incecik doğan semadaki kamer/ay da halden hale geçer, nihayet kalınlaşa kalınlaşa dolunaya döner; sonra tekrar küçülerek incelir ve batar. Tıpkı gecenin renk tonlarının azalıp çoğalması gibi; tıpkı insanın hayatı gibi. Ay da sürekli hareket halindedir, hem semada yörüngesinde döner/akar durur, hem de incelip kalınlaşmaya devam eder.
Şafak, gece ve dolunay… Bunların her biri başlı başına bir ayettir. Derinlemesine üzerinde düşünülmeli ve tefekkürle okunmalıdır. Gündüzün gidişi, gecenin gelişi ve gece karanlığında dolunayın doğuşu… Bu vakitler aynı zamanda akşam, yatsı ve gece namazları vakitleridir. Kâinatta her şey bir hareket halinde, bir değişim halinde iken insana yerinde sayması, boş durması, aşağılara düşmesi yakışmaz. Kâinatın en şerefli varlığı olan insana yakışan, en üst mertebelere, en yüce tabakalara çıkmak için çalışmasıdır.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız