Her Müslüman baksın; hayatına hâkim olan ne? Kimin sözü? Eğer Allah’ın sözünden başka sözler, düşünceler, felsefeler, adetler, modalar, kalabalıklar, nefisler, İslam’dan başka inançlar ve dinler söz sahibiyse; Rabbimiz soruyor: “Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmedi mi? İman eden bir toplum için onda rahmet ve ibretler var.” (Ankebut, 29/51)
Kötülüklerden şikâyetçi olan insanlar, şikâyetleri bırakıp Allah’ın kullarını, Allah’ın kitabını rehber, Rasülünü örnek tanımaya çağırsalar; kalmayacak yeryüzünde hiçbir kötülük.
Kitaba inanan, Kitab’ın gölgesinde düşünen, hayatını Kitab’a programlayan insandır Müslüman. Kitabı, hayatının rehberi bilen; Kitab’ın renginden rengini alan insandır.
Kitap; Allah’ın son kitabı. Yani Kur’an. Bütün ilahi kitapların -bozulmamış şekliyle- aslı, esası onda. (Bkz. A’la, 87/18, 19)
Hayatın mayası bilir Kur’an’ı Müslüman. Kur’an’sız bir hayatı, hayat bilmez; yaşamaya değer görmez. Hayatın, ancak Kur’an ile bir anlam kazanacağına inanır.
Bu bağlamda Mümin; Kur’an’dan gözünü ayırmayan ve bütün hayata Kur’an penceresinden bakan insandır.
İnancı, Kur’an ile beslenir Müslüman’ın. Düşüncesi, Kur’an ile şekillenir.
Kur’an, Kur’an’a hicret etmemizi, ona sımsıkı sarılmamızı istiyor. Ve Kur’an’a sarılanın doğru yolda olduğunu bildiriyor:
“Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Çünkü sen doğru yoldasın.” (Zuhruf, 43/43)
“Doğrusu bu Kur’an, doğru yola iletir.” (İsra, 17/9)
Yeryüzüne o ay indiği, misafir olduğu için; Ramazan ayı”nı ve ”kutlu bir gece”yi, yani “Kadir Gecesi”ni, şereflendiren Kur’an; kafasına, gönlüne, fiillerine misafir olduğu insanı da şereflendirmez mi?
“Şüphesiz o (Kur’an), sana ve sana uyan toplum için bir zikir (hatırlatma, öğüt, ders ve şereftir).” (Zuhruf, 43/44)
“Şanlı, şerefli Kur'an'a ant olsun.” (Kaf, 50/1; Buruc, 85/21)
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız