“Kudüs ve Mescid-i Aksa”nın kadîm tarihi; yeryüzünde hakkın ve adaletin ikame edilmesini, kardeşler arasında kardeşlik hukukunun ihdas edilmesini ve yeryüzü coğrafyasında barış güvercinleri olmayı hedeflemektedir. Tevhid peygamberlerini ve kutlu mücadelelerini hatırlatarak onların tevhid mesajlarıyla yoğrulmayı, onlarla hemhal olmayı, kendimizi onlarla yetiştirmeyi hedeflemektedir.

Rabbimizin Kur’an’ da “Çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa” (İsra, 17/1) ve “Mukaddes topraklar”(Bkz.Maide, 4/21) olarak isimlendirdiği, kıymet ve değerinden dolayı “Yemin olsun incire ve zeytine, Sînâ dağına ve şu güvenli şehre!” (Tin, 95/1-3) diyerek üzerine yemin ettiği coğrafyadır“Kudüs ve Mescid-i Aksa”.

“Kudüs”; yeryüzünün en kadîm şehri Mekke'den sonra en eski yeri, bağrında taşıdığı “Mescidi Aksa”; yeryüzünün ilk mabedi Kabe'den sonra en eski mabettir.

“Kudüs ve Mescidi Aksa”, yüzyıllar boyunca Tevhid inancının en mümbit mekanlarından biri olmuş, Tevhid peygamberlerine ev sahipliği yapmış “Mukaddes topraklar”dır.

Hz. İbrahim'den Hz. Musa’ya, Hz. Davut’tan Hz. Süleyman'a, Hz İsa'ya kadar birçok nebiye yurt olmuş, Hz. Muhammed(sav)'in mihrabı, İsra ve Mirac yolculuğunun durağı olmuştur. Toprağını milyonlarca insanın kan ve gözyaşıyla suladığı bu kutsal topraklar aynı zamanda Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya'nın şahadet mekânıdır.