İslam dini, sanata, güzelliğe ve insanın sanatı geliştirme gayretlerine karşı değildir. Burada nihai güzellik, Allah'a aittir. Allah'tan başka ilah olmadığı inancından yola çıkıldığında Müslüman sanatçı, doğadaki hiçbir şeyin Allah'ı temsil edemeyeceğini bilir. Bundan dolayı Müslüman sanatçı soyut (irreel) resme yönelerek, varlıkta Aristo çizgisindeki mimesis/taklitçilik anlayışını değil bir nevi doğanın doğa olmayana (non-nature) çevrilmesi olan stilizasyonu tercih etmiştir.
Allah, insanın yaptığı her işte bir güzellik ister. Hz. Peygamberin söylemiyle ifade etmek gerekirse; "Allah her şeyde güzelliği zorunlu kılmıştır.” (Müslim, “Sayd” 57; Ebû Dâvud, “Ezâhi” 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 123,124, 125) O halde bir Müslüman her türlü sanatsal faaliyette ahlaki güzelin peşinde koşmalıdır.
“Değerli Hocam bizler Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okuyan bir grup öğrenciyiz. Burada resim, heykel, güzel sanatlar, plastik sanatlar gibi farklı bölümler var. Acaba tevhit açısından bu sanat dallarıyla uğraşmak bizi nereye taşır? Sanat-tevhit ilişkileri konusunda bizleri bilgilendirirseniz memnun oluruz.”
İnsanda bulunan güzellik ve sanat duygusu, fıtrîdir. İnsan bu dünyaya gelirken güzellik ve sanat duygusunu yüklenerek gelir. Kur’an’da; “her şeyi en güzel yaratan Allah’tır” (Secde, 32/7) ayeti buna tanıklık eder. İnsanda “hoşlanma duygusu” anlamına gelen estetiğin iki kadim konusundan birisi sanat, diğeri de güzellik felsefesidir. Sanat duygusu yüksek olan kimseler eğer bunu bilgi ile desteklemişlerse, varlıkta bulunan güzelliğin her türlüsünü idrak edebilirler. Yetişkinlik çağında bu duygu ya aldığımız eğitim ya içinde yaşadığımız sosyal yahut kültürel çevrenin etkisi sonucu gelişir veya körelir; tamamen yok olmaz. Rûhi ve fikrî açıdan sağlıklı her insan sanat değeri yüksek olan nesneleri temaşa etmekten etkilenir. Böylece estetik haz, etik haza zemin hazırlamış olur.
İslam düşünce sisteminde sanatla ilgili kavramlardan birisi, "sun’ ” fiilidir. Sun’, bir işi yapmada gösterilen hüner demektir. Her sun’ fiildir fakat her fiil sun’ değildir. Fiil, hayvanlara ve cansızlara nispet edildiği halde, sun’, sanat bunlara nispet edilmez. (İsfehânî, Râgıb, el-Müfredât fi Garibi’l-Kur’an, İstanbul, İstanbul, 1986, s.423) Sun’ kökünden gelen san’at, Türkçe’de, insanların zekâ ve tecrübe ile kazandıkları bilgi ve maharet sayesinde yaptıkları iş manasına gelir. Kur'an'da geçen sun’ fiili, Yüce Allah’a izafe edilir: “.. (Bu) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. (Sun'allahillezietkanekulleşey'in)” (Neml, 27/88) Bu ayette geçen “sun’” fiilinin “itkan” niteliğiyle desteklenmiş olması anlamlıdır. Çünkü her sanat eseri, gerek görsel ve gerekse ahlaki anlamda güzel olmayabilir. Bu açıdan “itkân”, sadece güzellik anlamına gelmez, anlaşılması bakımından Allah’ın sanatının ne’liğini ortaya koymada bize yardımcı olur.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız