Mescidi Aksa’nın yıkımı bugün dünyanın gözü önünde pervasızca devam ediyor. Filistinli Müslümanlar canlarını ortaya koyarak bu yıkıma engel olamaya çalışıyorlar. Dünya kamuoyunun ve özellikle Müslümanların sessizliği Siyonist İsrail yönetimini cesaretlendiriyor. Siyonist İsrail devletinin tehdidi altında olan Mescid-i Aksa’da bugün Müslümanlar İsrail askerlerinin silahları gölgesinde namaz kılabiliyorlar. Sanki miraç rampası Mescid-i Aksa ve Kudüs, yeniden Ömer’ini, yeniden Selahaddin’ini Eyyubi’sini bekliyor.

Mescid-i aksa’ya yapılan her tür saldırı, aslında ümmeti Muhammedin onuruna yapılan bir saldırıdır. Çiğnenen, kirletilen, sadece Filistinlilerin değil, tüm Ümmeti Muhammedin onurudur. Kudüs, bizim medeniyetimizde Mekke-Medine kadar mukaddes, İstanbul kadar azizdir. İstanbul bizim neyimizse, Mekke ve Medine bizim için neyi ifade ediyorsa Kudüs de onu ifade eder. Kudüs bizim için evladımız kadar, eşimiz kadar, nefesimiz, ruhumuz kadar azizdir.

Kudüs, vahye dayanan üç dinde de kutsal sayılan bir şehirdir. Mescidi Aksa; Beytül-makdis; “mukaddes ev” demektir. Aksâ; “uzak” anlamındadır. Mâbedin Mekke’ye uzaklığından dolayı bu ad verilmiştir. Çevresiyle birlikte Kâbe’ye Mescid-i Harâm denildiği gibi Mescid-i Aksâ’ya da Harem-i şerif denir. Efendimiz (sav):

“Ancak üç mescide ibadet maksadı ile gitmek üzere yolculuğa çıkılabilir: Benim şu mescidim Mescid-i Nebevi, Mescid-i Haram/Kâbe ve Mescid-i Aksa.” (Müslim, “Hac”, 511) buyurmuştur. Mescid-i Aksa, fazileti bakımından üç önemli mescitten biridir. Ayet-i Kerime-de:

"Kulunu bir gece Mescidi Haram'dan kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya/Kudüs'e götüren Allah'ın şanı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür." (İsrâ, 17/1) buyrulur.

Bu beldenin bereketli kılınması; Yüce Allah’ın hikmetiyle birçok peygamberin bu topraklarda tevhit mücadelesi vermeleri ve coğrafi güzellikleridir. Tevhit inancının önderleri peygamberlerin Allah’ın dinini en yoğun şekilde tebliğ ettikleri kutsal bir mekân olan Kudüs, tarih boyunca birçok milletin ilgi odağı olmuştur.

Mescid-i Aksâ’nın yerinin tespiti ve planlanması Hz. Davud ile başlar. Hz. Davud, oğlu Hz. Süleyman’dan bu beldeye bir mabet inşa etmesini ister, mabedin yapımıyla ilgili malzemeleri oğluna teslim eder. Hz. Süleyman döneminde Mescid-i Aksa inşa edilir. Günümüzde bulunan ve Mescid-i Aksa’nın en eski yapısı olarak bilinen Kubbetü-s Sahra 687-691 yıllarında Emevi Hükümdarı Abdülmelik b. Mervan tarafından yaptırılmıştır.

Mescid-i Aksa Hz. Süleyman’dan sonra zaman zaman yağmalamalara ve yıkımlara maruz kalmıştır. En büyük yıkım Bâbil Hükümdarı II. Buhtunnasr’ın Kudüs’ü işgalidir. (M.Ö. 586) Buhtunnasr şehri tamamen tahrip etmiş, yıkılan mabedin kapı ve duvarlarından söktüğü altın kabartmaları, kıymetli eşyaları ve şehirden topladığı ganimetleri Bâbil’e götürmüştür. Mescid-i Aksa 88 yıl Haçlı istilası altında kaldı. (1099-1187) ve Haçlılar Kudüs’te 70 bin kişiyi öldürürler.

Kudüs’ün Müslümanların ilk kıblesi ve Rasülullah (sav)'ın İsrâ ve miraç mucizesinin şahit olması, Mescid-i Aksa’yı bağrında barındırması İslâm kültüründe özel bir yere sahip kılmıştı.

“Sonra da zayıf düşürülen topluluğu bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık…” (Araf, 7/137) ayette “bereketlendirdiğimiz yer” den kastedilen yer Kudüs ve Mescid-i Aksa’dır. Günümüz Yahudileri Yahudilik mitolojisine göre Kral Süleyman'ın yaptığı bina Siyon Madebidir. Siyon mabedi daha sonra yıkılarak yerine şu anki Mescid-i Aksa yapılmıştır. Bu nedenle Siyonist Yahudiler Mescid-i Aksa'yı yıkıp yerine mitolojilerinde sözü edilen Siyon Mabedini yapmak istiyorlar. Bunun için de Mescid-i Aksa’nın altında sağlamlaştırma adı altında tüneller kazıyorlar. Kazının esas amacı Mescid-i Aksa’yı sağlamlaştırmak değil, Mescidin altında boşluklar oluşturarak suni bir sarsıntı vererek kendiliğinden çökmesini sağlamaktır.