Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Misafir Kalem

Doğan Kaplan

Tekfircilik Hastalığı

  • 02 Nisan 2021
  • 1202 Görüntülenme
  • 460. Sayı / 2021 Nisan
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Doğan Kaplan
Tüm Yazı Arşivi



Bilindiği üzere tekfir, bir kişiyi inkârcılıkla, kâfirlikle ve dinden çıkmakla suçlamak anlamına gelir. Temelde iman ve amel birlikteliği, amelin de imandan bir parça olarak imana dâhil olduğuna inanan Selefi düşüncede görülen bu yaklaşımın toplumsal hayatta iki büyük tehlikesi vardır. Birincisi muhatabınız sizin gibi düşünmüyor diye onu tekfir edersiniz, ikincisi de amel-iman birlikteliği düşüncesi katı ahlakçılığı da doğurduğu için gördüğünüz her gayr-i ahlaki durumu kendi başınıza düzeltmeye kalkarsınız. Nitekim bu iki durumun da örneklerine geçmişte rastlanılmıştır.

Peki, acaba bu doğru bir yaklaşım mıdır? Bir Müslümanı kolay bir şekilde tekfir edebilir miyiz? Tabii ki hayır, esasen bizim böyle bir vazifemiz de yoktur, kimin mümin-müslim olduğu Cenab-ı Hakk’ın bileceği iştir ve bu bizi ilgilendirmez. Biz zahire göre hüküm vermekle mükellefiz. Zaten bu konuda Müslümanların büyük bir kısmı iman ve amelin bir birinden ayrı olduğunu, imanın kalp işi olduğuna inanmakta ve Müslümanları amel işlemiyorlar diye tekfir etmemektedir.

Nitekim bu konuda büyük imamlardan İmam Tahâvi (öl.321/933) gelmiş geçmiş en meşhur akide kitabı olan Akidesinde bu konuda, tamamı Kur’an ve sünnete dayanan şu müthiş ifadeleri kullanır:

“Kıblemize doğru namaz kılanların Peygamber’in (sav) getirdiği ve kendisine ait olarak söylediği, haber verdiği şeyleri itiraf ve tasdik ettikleri müddetçe Müslüman olduklarını kabul ederiz.”

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

460. Sayı Nisan 2021