TEKFİR KONUSU İSLÂM TOPLUMUNUN EN KADİM PROBLEMLERİNDEN BİRİDİR. MÜSLÜMANLAR ARASINDA TEPKİSEL OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞ VE ZAMANLA DÜŞÜNCE VE ZİHNİYET HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR. TEKFİR DÜŞÜNCESİNİN TEMEL DAYANAĞI VE ARGÜMANLARI ÇEŞİTLİDİR. DİĞER BİRÇOK FARKLILIKLARIN TEMELİNDE OLDUĞU GİBİ TEKFİR DÜŞÜNCESİNİN TEMELİNİ; KUR'AN AYETLERİNE, HADİSLERE FARKLI YAKLAŞIMLAR, LÂFZÎ ANLAYIŞ, KENDİ DÜŞÜNCELERİNE GÖRE KEYFİ ANLAMLANDIRMALAR, MÜSLÜMANLARIN ZAAFLARI VE CEHALETLERİ, MEZHEP TAASSUPLARI VE ASABİYET DUYGULARI BAŞLICALARINI OLUŞTURUR.
TEKFİR DÜŞÜNCESİ; İSLAM DÜŞÜNCESİNİ LÂFZÎ KALIPLARA HAPSEDEN, MÜSLÜMANCA YAŞANTIYI YALNIZCA GÖRSEL VE ŞEKİLSEL AMELLERLE SINIRLAYAN, HZ PEYGAMBER DÖNEMİNİN İSLAM ANLAYIŞINI VE MÜSLÜMAN ALGISINI YOK SAYAN, YAŞANILAN DÖNEMİN GERÇEKLERİNE KULAK TIKAYIP KÖR KESİLEN BİR ANLAYIŞ OLARAK KARŞIMIZA ÇIKAR.
Sözlükte “örtmek, gizlemek; nankörlük etmek” anlamındaki küfr (küfrân) kökünden türeyen tekfîr “küfre nispet etmek, mümin diye bilinen bir kişi hakkında kâfir hükmü vermek” demektir. Terim olarak “Allah’tan vahiy yoluyla gelip Peygamber’in tebliğ ettiği kesinlikle bilinen dinî bir esası inkâr eden kimsenin kâfirliğine hükmetmeyi” (DİA,Tekfir,40/350) ifade eder.
Müslüman bir kimseyi tekfir etmek Kur’an ve Sünnette yasaklanmıştır. Bu konuda Rabbimiz “Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapınız. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimet) göz dikerek: sen mümin değilsin, demeyiniz. Allah katında pek çok ganimetler vardır.” (Nisâ, 4/94) buyurarak kesin ve net hükmü ortaya koymuştur. Hz. Peygamber (sav)’de “Kim Müslüman kardeşine, kâfir! derse, muhakkak ki o kelime, ikisinden birine döner. Kendisine kâfir denilen adam, gerçekten kâfir ise, söz onadır. Eğer kâfir değilse, küfür söyleyenin üzerine döner.” (Buhari, “Edeb”,73) "Bir mümini küfr ile itham eden onu öldürmüş gibi olur." (Buhari, “İman”,7) hadisleriyle bunu yasaklamaktadır.
Tekfir konusu İslâm toplumunun en kadim problemlerinden biridir. Müslümanlar arasında tepkisel olarak ortaya çıkmış ve zamanla düşünce ve zihniyet haline dönüşmüştür. Tekfir düşüncesinin temel dayanağı ve argümanları çeşitlidir. Diğer birçok farklılıkların temelinde olduğu gibi tekfir düşüncesinin temelini; Kur'an ayetlerine, hadislere farklı yaklaşımlar, lâfzî anlayış, kendi düşüncelerine göre keyfi anlamlandırmalar, Müslümanların zaafları ve cehaletleri, mezhep taassupları ve asabiyet duyguları başlıcalarını oluşturur. Bunların yanında siyasî ve değişik şekillerde ki çıkar, menfaat beklentileri, İslam dışı güçlerin yönlendirmeleri de bu oluşumlara zemin hazırlamıştır. Daha sonraki dönemlerde bu anlayış daha sistemli bir şekilde mezhepler ve düşünce ekolleri içerisinde ki ihtilaflar, iman-amel ilişkisi bağlamında büyük günah işleyenin durumu çerçevesinde işlenmeye başlanmıştır.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız